Abdullah ibnu’z-Zubeyr de karısını kesin olarak boşamış olan hasta bir kimse hakkında: Ben bu adamın kesin olarak, yânı üç talâk ile boşamış olduğu kadınının, bunun malına mîrâsçı olmasını düşünmem, demiştir. eş-Şa’bî ise: Kadın iddet içinde bulunduğu müddetçe, boşayan o adama mîrâsçı olur, demiştir. Kûfe’nin tabiî kaadısı Abdullah ibn Şubrume: Kadının iddeti sona erdiği zaman evlenebilir mi? Diye sordu da, eş-Şa’bî: Evet evlenir, diye cevâb verdi. Bu sefer İbnu Şubrume, eş-Şa’bî’ye: Re’yini bana haber ver: Diğer kocası da ölse, yine ona da mîrâsçı olacak mı (böylece her iki kocadan beraberce bir defada mîrâs alması mı lâzım gelecek)! diye i’tirâz etti.
Bu i’tirâz üzerine eş-Şa’bî, kadın iddet içinde bulunduğu müddetçe o adama mîrâsçı olur demesinden geri döndü.
5314 Sehl ibn Sa’d es-Sâidî (radıyallahü anh) şöyle haber vermiştir: Uveymir el-Aclânî, Âsim ibn Adiyy el-Ensârî’ye geldi de ona:
— Re’yini bana haber ver: Bir adam karısının beraberinde bir adam bulsa, kadının kocası o adamı öldürür, siz de onu kısâsen öldürür müsünüz, yoksa bu kimse nasıl yapmalı? Yâ Âsım, bu müşkil işi bir kerre benim için Rasûlüllah’a soruver, dedi.
Bunun üzerine Âsim bu mes’eleyi Rasûlüllah’a sordu. Fakat Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu soruları, hoşlanmayıp ayıpladı. O derece ki, Rasûlüllah’tan işittiği sözler Âsım’a ağır geldi. AkabindeÂsım ailesine döndüğü zaman Uveymir geldi ve:
— Yâ Âsım! Rasûlüllah sana ne söyledi? dedi.
Âsim da:
— Sen bana hayır getirmedin. Rasûlüllah, benim O’na sorduğum mes’eleyi çirkin gördü, dedi.
Uveymir:
— Vallahi ben çekinmem, bunu kendim Rasûlüllah’a sorarım,
dedi.
Uveymir yönelip, insanların ortasında iken Rasûlüllah’a geldi de:
— Yâ Rasûlallah! Bir kimse karısıyle beraber bir kişiyi (zina üzerinde) bulsa, kadının kocası o erkeği öldürmeli, sonra siz de (kısas olarak) onu öldürmeli misiniz? Yoksa bu adam ne yapmalı? Diye sordu.
Bunun üzerine Rasûlüllah:
— “Senin ve kadının hakkında Allah Kur’ân indirdi. Git o kadını getir!” buyurdu.
Sehl dedi. ki: Bu kankoca (en-Nûr: 6-10 âyetinde öğretildiği üzere) birbirleriyle la’netleştiler. Ben de insanlarla beraber Rasûlüllah’ın yanında idim, la’netleşmeleri bitince Uveymir:
— Yâ Rasûlallah! Eğer ben bu kadını nikâhımda tutarsam, ona yalan isnâd etmiş (bir yalancı) olurum! dedi. ve Rasûlüllah ona emir vermeden önce, o, kadınını üç talâk ile boşadı.
İbnu Şihâb: La’netleşmeden sonra karısına üç talâk verip boşamak ve hâkim tarafından infaz edilmek, la’netleşen çiftler hakkında bir kaanûn olageldi, demiştir.