5266 Bize Abdulvâhid ibnu Eymen tahdîs edip şöyle dedi: Bana Abdullah ibnu Ebî Muleyke, el-Kaasım ibn Muhammed’den; o da Âişe (r.anha)’den şöyle tahdîs etti: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bir sefere çıkmak istediğinde kadınları arasında kur’a çekerdi. Bir seferde kur’a Âişe ile Hafsa’ya isabet etti. Peygamber gece olunca Âişe’nin beraberinde, onunla konuşarak yol alırdı. Bir gün Hafsa, Âişe’ye:
— Bu gece sen benim deveme binsen, ben de senin devene binsem, sen görmediğin manzaraları görürsün, ben de görmediğim yerleri görürüm, dedi. Âişe:
— Pekâlâ, diye muvafakat etti.
Bunun üzerine onlardan herbiri diğerinin devesine bindi. (Böylece Hafsa, Âişe’nin devesine binmiş oldu.) Peygamber, Âişe’nin devesinin yanına geldi, Halbuki onun üstünde Hafsa bulunuyordu. Hafsa’ya selâm verdi. Sonra yola devam etti. Nihayet bir durak yerinde indiler. Bu suretle Âişe, Peygamber’i kaybetmişti. Durak yerinde indiklerinde Âişe (kederinden intihara girişip) iki ayağını (ekseriya içinde zehirli haşerelerin bulunduğu) ızhır otlarının arasına sokmaya ve:
— Yâ Rabb! Bana akreb yahut yılan musallat et de beni soksun, ben Peygamber’e birşey söylemeye muktedir olmayayım! diye duâ etmeğe başladı