5064 Omer ibn Hattâb’ın kölesi Eslem şöyle dedi: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) seferlerinin birinde (Hudeybiye dönüşünde) yoluna devam ediyordu. Omer ibn Hattâb da geceleyin O’nunla beraber gidiyordu. Bu sırada Omer, Rasûlüllah’a birşey sordu. Fakat Rasûlüllah (vahy ile meşgul bulunduğundan) Omer’e cevâb vermedi. Omer sonra yine sordu. Rasûlüllah yine cevâb vermedi. Omer (Rasûlüllah işitmedi sanarak) bir daha sordu. Rasûlüllah yine cevâb vermedi. Bunun üzerine Omer kendi kendine:
— Ey Omer, anan seni kaybetsin (de yok olasın)! Bak üç kerre Rasûlüllah’a sorguda ısrar ettin de, bunların hepsine Rasûlüllah cevâb vermedi, dedi.
Omer dedi ki: Bunun üzerine devemi sürdüm. Hakkımda (tevbîh olarak) Kur’ân inmesinden korktum da kaafilenin önüne geçtim. Fakat çok geçmedi, bir çağırıcının çağırmasını işittim. Ve (kendi kendime):
— Şimdi hakkımda Kur’ân inmiş olmasından hakîkaten korktum, dedim.
(Bu korku içinde) Rasûlüllah’a geldim ve selâm verdim. Rasûlüllah (sevinç içinde) bana:
— “Bu gece bana bir sûre indirildi ki, o sûre bana, üstüne güneş doğan herşeyden muhakkak daha sevimlidir” buyurdu.
Sonra: “Innâ fetehnâ leke fethan mubînâ… = Biz senin istikbâlin için parlak bir fetih ve zafer (kapısını) açtık…” âyetini okudu