"Enter"a basıp içeriğe geçin

Buhari 5044

5044 İbn Cureyc haber verip şöyle dedi: Bana Yûsuf ibn Mâhek haber verip şöyle dedi: Ben Mü’minlerin annesi Âişe’nin yanında idim. Derken onun yanına Iraklı bir kimse çıkageldi de:

— Kefenin hangisi daha hayırlıdır? Dedi. Âişe:

— Yazık sana! (Artık ölümünden sonra hislerin bâtıl olduğu için) sana hangi şey zarar verebilir ki? Dedi.

Bu sefer o Iraklı zât:

— Ey mü’minlerin annesi, bana kendi Mushaf’ını göster, dedi. Âişe:

— Niçin? Diye sordu. O zât:

— Ben ümîd ederim ki, Kur’ân’ı senin Mushaf’ına göre te’lîf ederim. Çünkü Kur’ân te’lîf edilmiş olmayarak okunuyor, dedi.

Âişe:

— Diğer sûrenin kıraatinden evvel Kur’ân’ın hangi sûresini okumuş olsan sana ne zarar verir ki? Kur’ân’dan ilk nazil olan Mufassal’dan, içinde cennet ve ateş zikrolunan bir sûredir. Nihayet insanlar İslâm’a döndükleri zaman, halâl ve haram nazil oldu. Şayet ilk evvel “Şarab içmeyin ” yasağı inseydi, insanlar elbette: Biz ebeden şarâbı bırakmayız, derlerdi. Ve şayet yine ilk evvel “Zina etmeyin” yasağı inmiş olsaydı, insanlar muhakkak: Biz zinayı ebeden bırakmayız, diyeceklerdi. Yeminle söylüyorum ki, ben henüz oyun oynayan bir kız çocuğu iken Mekke’de Muhammed’e: “Bel’i’s-sâatu meviduhum ve’s-sâatu edhâ ve emerru = Daha doğrusu onlara va’d olunan asil vakit, o saattir. O saat daha belâlı ve daha acıdır” (el-Kamer: 46) inmiştir, el-Bakara ile en-Nisâ Sûreleri ancak ben Peygamber’in yanındayken inmişlerdir, dedi.

Râvî dedi ki: Bundan sonra Âişe, o Iraklı için Mushaf’ı meydana çıkardı ve o şahsa sûrenin -bir rivayette: Sûrelerin- âyetlerini imlâ ettirip yazdırdı