“Rabb’inin o çok yüce adını tesbîh et ki, O herşeyi yaratıp düzene koyandır. Takdir eden, ona göre de yol gösterendir. Yeşil otu çıkaran, sonra da onu kapkara kupkuru bir hâle getirendir. Seni okutacağız da sen asla unutmayacaksın, Allah’ın dilediği başka” (Âyet: 1-7).
Mucâhid: Buradaki “Kaddera fe-hedâ”, “İnsan için bedbahtlığı ve mes’ûdluğu takdir etti, hayvanları da otlaklarına hidâyet etti” ma’nâsınadır, dedi
İbn Abbâs: “Gusâen ahvâ”, “Kurumuş ufalanmış, rengi değişici” ma’nâsınadır, demiştir.
4991 el-Berâ ibnu Âzib (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber’in sahâbîlerinden bize ilk önce hicret edip gelenler Mus’ab ibnu Umeyr ve İbnu Ümmi Mektûm’dur. Bunlar geldiler ve bize Kur’ân okutmaya başladılar. Sonra Ammâr ibn Yâsir, Bilâl ve Sa’d (ibn Ebî Vakkaas) geldiler. Daha sonra yirmi kişi içinde Omer ibnu’l-Hattâb geldi. Bunlardan sonra Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) -Ebû Bekr ve Âmir ibn Fuheyre ile geldi. Artık ben Medine ahâlîsinin, Peygamber’in gelişiyle ferahlandıkları kadar hiçbirşey ile ferahlandıklarını görmedim. Hattâ genç kızlar ve çocukları görüyordum ki, bunlar:
— İşte bu Rasûlüllah’tır, geldi! diyorlar (seviniyorlardı).
Ben “Sebbih isme Rabbike’l-a’lâ” Sûresini onun gibi birkaç süre içinde okuyuncaya kadar Rasûlüllah Medine’ye gelmemişti