Yüce Allah’ın Şu Kavli:
“… Onlar kendilerinde fakirlik ve ihtiyâç olsa bile, Muhacirleri öz canlarından daha üstün tutarlar. Kim nefsinin hırsından ve cimriliğinden korunursa, işte murâdlarına erenler onların tâ kendileridir” (Âyet: 9).
Bu âyetteki “el-Hasâsa”, “Fakirlik”;
“el-Muflihûn”,”Ebedî hayâta zafer bulanlar”; “el-Felâh”, “el-Bakaa” ma’nâsınadır. “Hayye ale’l-felâh”, “Çabuk, kurtuluşa yönel” demektir. el-Hasenu’l-Basrî de: “Göğüslerinde bir hacet bulmazlar”, “Bir hased bulmazlar” ma’nâsınadır, dedi.
4938 Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah’a bir adam geldi de:
— Yâ Rasûlallah, bana açlık ve meşakkat isabet etti (yani açlıktan dermansız kaldım), dedi.
Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onu (doyurmak için) kadınlarına haber gönderdi, fakat onların yanlarında hiçbirşey bulamadı. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):
— “Bu gece şu adamı konuk edip yemek yedirecek bir adam yok mu ki, Allah ona rahmet eylesin?” dedi. Derhâl Ensâr’dan bir zât ayağa kalktı:
— Ben, yâ Rasûlallah! diye cevâb verdi.
Akabinde o adamı alıp ailesine götürdü. Kadınına hitaben:
— İşte Rasûlüllah’ın konuğu; ondan hiçbirşeyi tutup alıkoyma (konuğa ikram et), diye tenbîh etti.
Kadın:
— Vallahi yanımda çocukların azığından başka birşey yok, dedi.
Kocası:.
— O hâlde çocuklar akşam yemeği yemek istedikleri vakit onları uyut, gel, kandili söndür, biz bu gece karınlarımızı dürelim (yani Rasûlüllah’ın konuğu için biz bu geceyi aç geçirelim), dedi.
Kadın, kocasının dediği işleri yaptı. Sonra o konuk sabahleyin Rasûlüllah’ın huzuruna vardı. Rasûlüllah:
“And olsun ki, Azîz ve Celîl olan Allah, bu gece Fulân erkek ve Fulâne kadının işlerinden hayret etti -yahut güldü, yani acîb hoşnûd oldu-” dedi.
Azîz ve Celîl Allah da (onlar ve bütün Ensâr hakkında) şunu indirdi : ‘ “Onlar kendilerinde fakirlik ve ihtiyâç olsa bile, onları öz canlarından daha üstün tutarlar. Kim nefsinin hırsından ve cimriliğinden korunursa, işte onlar murâdlarına erenlerin tâ kendileridir”.