“Hücrelerin ardından sana ünlüyenler; onların çoğunun akılları ermez” (Âyet. 4).
4896 İbnu Cureyc şöyle demiştir: Bana Abdullah ibnu Ebî Muleyke haber verdi. Onlara da Abdullah ibnu’z-Zubeyr şöyle haber vermiştir: (Dokuzuncu yılda) Temîm oğulları’ndan bir grup suvârî hey’eti Peygamber’in yanına geldiler. (Bunlar İslâm’a girdikten sonra) Ebû Bekr:
— (Yâ Rasûlallah!) Bunlara el-Ka’kaa ibne Ma’bed’i emîr ta’yîn et! dedi.
Omer de:
— Hayır, o olmaz, Akra’ ibn Hâbis’i emîr ta’yîn et, dedi. Ebû Bekr:
— Sen şuna yahut muhakkak bana muhalefet etmek istiyorsun, dedi.
Omer de:
— Hayır, ben sana muhalefet etmek istemedim, dedi.
Bu suretle Ebû Bekr ile Omer birbirleriyle mücâdele etmişler, hattâ sesleri yükselmişti. İşte bunun hakkında sonuna kadar şu âyetler indi: “ (Ey îmân edenler, Allah’ın ve Rasûlü’nün huzurunda öne geçmeyin. Allah’tan korkun. Çünkü Allah hakkıyle işiten, herşeyi bilendir. Ey îmân edenler, seslerinizi Peygamber’in sesinden yüksek çıkarmayın. O’na sözle, birbirinize bağırdığınız gibi bağırmayın ki siz farkına varmadan amelleriniz boşa gidiverir. Hücrelerin ardından sana ünlüyenler; onların çoğunun akılları ermez”. (Âyet: 1-3).