“Hakikat biz seni bir şâhid, bir müjdeci, bir korkutucu olarak gönderdik” (Âyet: 8).
4887 Bize Abdulazîz ibnu Ebî Seleme, Hilâl ibn Ebî Hilâl’den; o da Atâ ibnu Yesâr’dan tahdîs etti ki, Abdullah ibnu Amr ibni’l-Âs (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Şübhesiz Kur’ân’daki şu “Ey Peygamber, biz seni hakîkaten bir şâhid, bir müjdeci ve bir korkutucu (ve O’nun emri ile bir davetçi ve nur saçan bir kandil) olarak gönderdik” (el-Ahzâb: 45-46) âyeti. Bunu Allah, Tevrat’ta da söylemiştir: “Ey Peygamber, şübhesiz biz seni bir şâhid, bir müjdeci, bir koruyucu olarak gönderdik. Sen elbette benim kulum ve rasûlümsün. Ben sana el-Mutevekkil adını verdim. Bu peygamber kötü huylu, katı kalbli, çarşılarda çağırgan değildir. O, kötülüğü kötülükle defetmez, lâkin o affeder, yüz çevirip geçer. Allah, eğrilip sapan milleti bu peygamberin irşâdiyle ‘Lâ ilahe ille’llâh’ tevhîd sözünü söylemeleri suretiyle doğrultmadıkça onun ruhunu almayacaktır. Allah bu tevhîd kelimesiyle (yani bunun sihirli te’sîriyle) birçok kör gözleri, sağır kulakları ve kılıflı kalbleri açacaktır”