”Ana ve babasına; ‘Öff size, benden evvel nice nice nesiller gelip geçtiği hâlde beni diriltip çıkarılacağımla mı tehdîd ediyorsunuz?’ diyen; anası, babası Allah’a yalvarırlar, ona: ‘Yazık sana, imân et. Allah’ın va’di hiç şübhesiz haktır’ derler. O ise: ‘Bu, evvelkilerin masallarından başkası değildir’ der” (Âyet: 17).
4876 Yûsuf ibnu Mâhek şöyle demiştir: Mervân ibnu’l-Hakem, Hicaz üzerinde vâlî idi. Onu Muâviye Medine’ye vâlî yapmıştı. (Muâviye’den aldığı bir mektûb üzerine) bir gün hutbe yaptı, hutbede Muâviye’nin oğlu Yezîd’e Bâbasından sonra bey’at olunması için Yezîd’i zikretmeye (yani onu propaganda etmeye) başladı. Bunun üzerine Ebû Bekr’in oğlu Abdurrahmân, Mervân’a karşılık verip birtakım sözler söyledi. Vâlî de adamlarına:
— Onu yakalayın, diye emretti.
Abdurrahmân da Âişe’nin evine girdi. Me’murlar (Âişe’ye hurmeten) onu dışarı çıkarmaya ve yakalamaya muktedir olmadılar. Bu sırada Mervân:
— Şübhesiz bu Abdurrahmân, Allah’ın kendisi hakkında “Ana ve babasına: ‘Öff size, benden evvel nice nice nesiller gelip geçtiği hâlde beni (diriltip mezardan) çıkarılacağımla mı tehdîd ediyorsunuz!…” âyetini indirdiği kimsedir, dedi.
Bunun üzerine Âişe, perde arkasından Mervân’a:
— Allah bizim hakkımızda (yani Ebû Bekr hanedanı hakkında) benim berâetimi bildiren âyetlerden başka, Kur’ân’da hiçbir âyet indirmedi, sözleriyle karşıladı.