“Onlar için düşünüp ibret almak nerede? Kendilerine açıklayan bir Rasûl geldiği hâlde” (Âyet: 13).
‘ez-Zikr” ve”z-Zikrâ” bir olup “Düşünüp öğüt almak” ma’nâsınâdır.
4872 Mesrûk dedi ki: Ben Abdullah ibn Mes’ûd’un yanına girdim… Bu konuşmadan sonra şöyle dedi: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Kureyş’i İslâm’a girmeye da’vet ettiği zaman onlar kendisini tekzîb ettiler ve O’na karşı isyanda ileri gitmek istediler, Rasûlüllah da;
— “Yâ Allah, bunlara karşı bana, Yûsuf’un yedi yılı gibi, yedi kıtlık yılıyla yardım eyle!” dedi.
Akabinde onları öyle bir kıtlık yakaladı ki, herşeyi giderip yok etti. O derece bir açlık ki, kendileri ölmüş hayvanı yer oldular. Herhangibiri ayağa kalkardı da etrafa baktığında, meşakkatten ve açlıktan dolayı kendisi ile gök arasında duman gibi birşey görürdü… Sonra Rasûlüllah şu âyetleri okudu: “O hâlde semânın apâşikâr bir duman getireceği günü gözetle. O insanları saracaktır. Bu, pek yaman bir azâb (diyecekler)…. Biz bu azâbı biraz açıp kaldıracağız. Fakat siz hiç şübhe yok ki tekrar dönecek olanlarsınız” (Âyet: 10-16).
Abdullah ibn Mes’ûd: Kıyâmet günü onlardan azâb kaldırılacak mı imiş? dedi.
Yine Abdullah: “el-Batşetu’l-Kübrâ” da Bedir gününde olmuştur, dedi.