Yüce Allah’ın Şu Kavli:
“Cehennemlikler: ‘Yâ Mâlik, Rabb’in bizi öldürsün!’ diye çağrıştılar. O da: ‘Siz muhakkak kalıcılarsınız’ dedi” (Âyet: 77).
4868 Ya’lâ ibnuUmeyye (radıyallahü anh): Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den minber üzerinde “Yâ Mâlik, Rabb’in işimizi bitirsin artık! Diye bağrışırlar… ” âyetini okurken işittim, demiştir
Ve Katâde: “Biz onları sonra gelecekler için bir mesel yaptık” (Âyet:56), “Bir va’z ve öğüt yaptık” ma’nâsınadır, dedi.
Katâde’den başkası şöyle dedi: “Mukriniyn” (Âyet: 13), “Dâbı-tiyn ( Zabtediciler, hâkim olucular)” ma’nâsınadır. “Fulân kişi fu-lânın mukrımdır” denilir ki, zabtedicisidir demektir.
“Onlar altın tepsiler ve testilerle tavaf edileceklerdir. Canlarının isteyeceği, gözlerinin hoşlanacağı ne varsa hepsi oradadır ve siz içinde ebedî kalacak olanlarsınız” (Âyet:77); buradaki “el-Ekvâb”, “Emzikleri olmayan ibrîkler”dir.
“Eğer o Rahmânhn bir çocuğu olsaydı, ben O’na tapanların ilki olurdum, de!” (Âyet:8); bu “O’nun çocuğu olmadı” demektir (Bu tefsire göre baştaki “in” şartıyye değil, nâfiye kabul edilmiş oluyor).
“Fe-ene evvelul-âbidîn”, “Fe-ene evvelu’l-ânifîn” (yani “O takdirde ben öfkelenenlerin ilki, kabul etmeyenlerin, çekinenlerin ilki olurdum”) ma’nâsınadır. Bunlar iki lügattir: “Raculun âbidun” ve “Abi-dun.”
Abdullahibn Mes’ûd -“VekîlihiyâRabb!”yerine- “Vekaale’r-rasûlu yâ Rabb!” şeklinde okudu (Bu, şâz bir kıraattir). “Evvelul- âbidîn”, “Abide, Ya’bedu” fiilinden olup “Câhidîn” (yani “îlk inkâr edenlerden olurdum”) ma’nâsınadır, deniliyor.
Ve Katâde şöyle dedi: “Şübhesiz O (Kur’ân) yanımızdaki ana kitâbdadır; çok yüce, çok hikmetlidir” (Âyet:4); buradaki “Fı ümmi’l-kitâb”, “Cumleti’l-kitâb”, “Ash’l-kitâb” ma’nâsınadır.
“-Siz haddi aşan bir kavimsinizdir diye artık o Kur’ân’ı sizden vazgeçip bırakı mı verelim?” (Âyet:5); buradaki “Musrifîn”, “Muşrikîn” ma’nâsınadır. Allah’a yemîn ederim ki, eğer bu Kur’ân, bu ümmetin evvellerinin onu reddettikleri için yeryüzünden kaldırılmış olaydı, onlar muhakkak helak olurlardı, (lâkin Allah kullarına rahmetiyle döndü, yirmi sene onlara tekrar tekrar vahiy indirip, Kur’ân ‘a çağırdı).
“Onun için kuvvetçe bunlardan daha çetinlerini helâk ettik. O evvelki ümmetlerin misâli geçmiştir” (Âyet:8); buradaki “Meselu’l-evvelîn”, “Ukûbetu’l-evvelîn” (yani “Evvelki ümmetlere uygulanan ceza”) ma’nâsınadır.
‘ ‘Kullarından kimi O ‘na bir cüz’ isnâd ettiler. Hakikat insan açıkça küfürbâzdır” (Âyet: 15); buradaki “Cüz’en”, “Idlen (Denk, pay)” ma’nâsınadir.