“Ve ben kendiliğinden birşey teklif edenlerden de değilim” (Âyet: 86).
4857 Mesrûk şöyle dedi: Bizler Abdullah ibnu Mes’ûd’un yanına girdik. O:
— Ey insanlar! İçinizden her kim bir ilim bilirse onu söylesin, bilmeyen de “Allah en bilendir” desin. Çünkü insanın bilmediği şey için ” (Bilmiyorum) Allah en bilendir” demesi de ilimdendir. Azîz ve Celîl olan Allah, kendi Peygamber’ine hitaben: “Ben buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum ve ben size kendiliğimden birşey teklif edenlerden de değilim, de!” buyurdu. Şimdi ben size ed-Duhân:10. âyetini anlatacağım:
Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Kureyş’i İslâm’a girmeye çağırdı. Onlar İslâm’a girmeğe ağır davranıp geciktiler. Bunun üzerine Peygamber: “Yâ Allah, Yûsuf’un zamanındaki yıllar gibi yedi şiddet yılı ile bana yardım et” diye Kureyş aleyhine duâ etti. Akabinde onları öyle bir kıtlık yakaladı ki, herşeyi kökünden giderip yok etti. O derecede ki, onlar ölmüş hayvanları ve derileri yediler. Hattâ bir insan açlıktan dolayı kendisiyle gök arasında bir duman görmeğe başladı. Azîz ve Celîl olan Allah şöyle buyurdu: “O hâlde semânın apâşikâr bir duman getireceği günü gözetle. O, insanları saracaktır. Bu pek yaman bir azâb… ” (ed-Duhân:10-ll).
Dedi ki:
— Bunun üzerine Kureyşliler şöyle duâ ettiler: “Ey Rabb’imiz, bizden bu azâbı açıp kaldır. Çünkü biz îmân edeceğiz (dediler). Onlar için düşünüp ibret almak nerede? Kendilerine açıklayan bir peygamber geldiği hâlde, yine ondan yüz çevirdiler. O’na kimi bir öğretilmiş, kimi bir mecnûn dediler. Biz bu duman azabını biraz açıp kaldıracağız. Fakat siz hiç şübhe yok ki tekrar dönecek olanlarsınız” (ed-Duhân:12-15).
İbn Mes’ûd dedi ki:
— Kıyâmet günündeki azâb onlardan kaldırılır mı? Yine dedi ki:
— Kureyş’ten o azâb kaldırıldıktan sonra onlar yine küfürlerine döndüler. Allah da onları Bedir günü tekrar yakaladı. Yüce Allah: “Çok büyük bir şiddet ve satvetle çarpacağımız gün muhakkak ki biz onlardan intikaam alıcılarız” (ed-Duhân:16)