“O saatin ilmi, şübhesiz ki Allah’ın yanındadır” (Âyet: 34)
4824- Bize İshâk ibn Râhûye, Cerîr ibn Abdilhamîd’den; o da Ebû Hayyân Yahya ibn Saîd’den; o da Ebû Zur’a’dan; o da Ebû Hureyre (radıyallahü anh)’den şöyle tahdîs etti: Bir gün Rasûlüllah, meydanda, insanlar içinde oturuyordu. Derken yürüyerek bir adam O’na geldi de:
— Yâ Rasûlallah! îmân nedir? Diye sordu.
— “Îmân Allah’a, meleklerine, rasûllerine ve Allah’a kavuşmaya inanman ve yine öldükten sonra son dirilmeye inanmandır” diye cevâb verdi.
O zât:
— Yâ Rasûlallah! İslâm nedir? Dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):
— “İslâm Allah ‘a ibâdet etmen ve O’na hiçbirşeyi ortak kılmaman, namazı kılman, farz olan zekâtı vermen ve ramazânda oruç tutmandır” dedi.
O zât:
— Yâ Rasûlallah! İhsan nedir? Diye sordu. Rasûlüllah:
— “İhsan, Allah’ı görüyormuşsun gibi ibâdet etmendir. Eğersen Allah’ı görmüyorsan, şübhesiz O seni görür” buyurdu.
O zât:
— Yâ Rasûlallah! Kıyâmet ne zaman? Dedi. Rasûlüllah:
— “Bu mes’elede sorulan, sorandan daha âlim değildir. Lâkin ben sana onun (daha evvel meydana gelecek) alâmetlerini haber vereceğim; Kadın kendi sahibesini doğurduğu zaman, işte bu, kıyâmetin alâmetlerindendir. Yalın ayaklılar, çıplaklar takımı insanların başkanları oldukları zaman, işte bu da kıyâmetin alâmetlerindendir. Kıyâmetin vakti, Allah’tan başka kimsenin bilemeyeceği beş şeyin içindedir (yânı beş şeyden biridir): ‘O saatin ilmi şübhesiz Allah’ın nezdindedir. Yağmuru O indirir. Rahimlerde olanı O bilir. Hiçbir kimse yarın ne kazanacağını bilmez- Hiçbir kimse hangi yerde öleceğini bilmez. Şübhesiz Allah (herşeyi) bilendir, herşeyden haberdârdır’ (Âyet: 34)”.
Sonra o zât ayrıldı gitti. Rasûlüllah:
— “Onu bana geri getirin” buyurdu.
Sahâbîler onu geri çevirmek için aradılar, fakat hiçbirşey göremediler. Bunun üzerine Rasûlüllah:
— “Bu Cibril’dir, insanlara dînlerini öğretmek için geldi” buyurdu