“Haberin olsun ki, ondan (o peygamberden düşmanlıklarını) gizlemeleri için göğüslerini dürüp bükerler, (Hakkı işitmemek için) elbiseleriyle örtündükleri zaman da hâllerine dikkat et. Halbuki Allah onların gizleyeceklerini de, açığa vuracaklarını da biliyor. Çünkü O sinelerin tâ özünü bilendir” (Âyet: 5);
“Ondan” zarfını “Peygamber’den” diye tefsir etti.
İkrime’den başkası da: “Ve hâka”, “Nezele” (yani “İndi”), “Yehîku”, “Yenzilu” (yani “İner”) ma’nâsınadır; “Yeûsun”, “Yeistu (Ben ümîd kestim)” ma’nâsından feûl veznidir, demiştir.
Mucâhid: “Lâ tebteis”, “Lâ tahzen” (yani “Tasalanma”); “Yesnûne sudûrahum” (Göğüslerini dürüp bükerler) Hakta şübhe ve şübhelenme vardır. Eğer güçleri yeterse “Ondan, yani Allah’tan gizlemeleri için” diye tefsir etmiştir.
4727 İbn Cureyc şöyle dedi: Bana Muhammed ibnu Abbâd ibn Ca’fer haber verdi ki, o İbn Abbâs’tan “Elâ innehum tesnevnî sudûruhum” ( Gözünüzü açın, onların göğüsleri şiddetle bükülüp duruyor) şeklinde okurken işitmiştir. Muhammed ibn Abbâd dedi ki: Ben İbn Abbâs’a bunu sordum da, o şöyle cevâb verdi:
— Birtakım insanlar vardı ki, bunlar hâlâya gidip de avret yerlerini çıplak olarak meydana çıkarmalarından ve kadınlarıyle cinsî münâsebet yapıp da yine avret yerlerini çıplak olarak meydana çıkarmalarından utanıyorlardı. İşte bu kelâm onlar hakkında indi