Yüce Allah’ın Şu Kavli: “Müşriklerin içinden kendileriyle muahede ettiklerinize Allah’tan ve Rasûlü’nden kesin bir uyarıdır” (Âyet: 1)
“Ezânun” (Âyet: 3) “İ’lâm” yani “Bildirmektir. Ve ibn Abbâs şöyle demiştir:
“Yekülune huve üzünün” (Âyet: 61), “O işittiği herşeyi tasdik eden bir kulaktır derler”; “Onların mallarından sadaka al ki, bununla kendilerini temizler ve onları da temizler, bereketlendirirsin” (Âyet: 103), (bunlar bir ma’nâyadır). Bunların benzeri (Kur’ân’da yahut Arab dilinde) çoktur.
“Zekât”, Allah’a itaat ve ihlâs ma’nâlarına da gelir. “Vay hâline o Allah’a ortak tanıyanların ki, onlar zekât vermezler, onlar âhireti inkâr edenlerin tâ kendileridir”
(Fussilet: 6-7), yani onlar “Lâ ilahe ille’llah = Yoktur, çalap Allah’tır ancak” tevhidine şehâdet etmezler. Yudâhûne” (Âyet. 30), “Benzetiyorlar” ma’nâsınadır
4700 Ebû İshâk şöyle demiştir: Ben el-Berâ ibn Âzib (radıyallahü anh)’den işittim. O: (Hükümlerden) en son inen âyet “Senden fetva isterler. De ki: Allah, Bâbası ve çocuğu olmayanın mîrâsı hakkındaki hükmü şöylece açıklar” (en-Nisâ:i76) kelâmı; en son inen sûre de Berâetun’dur. Diyordu.