"Enter"a basıp içeriğe geçin

Buhari 4666

Şu Kelâmın Tefsiri) Bâbı:

“Allah ne Bahira’dan, ne Sâibe’den, ne Vasile’den, ne de Hâm’dan hiçbirini meşru’ kılmamıştır… ” (Âyet: 103)

“Ve iz kaale’llahu (Allah dedi)”, “Allah der” ma’nâsınadır. “İz kaale’llâhu” kelâmı da “Kaalellâhu” demektir. Buradaki “İz” sıladır, yani fazladan gelmiştir. “el-Mâide”, faile vezninde ise de, bunun aslı mefüle veznidir ki, “Mâide”, “Menyûde ( Hazırlanmış sofra)” ma’nâsınadır.

“lyşetin râdiyetin” ve “Tutlîkatin bâinetin” ta’bîrlerinde olduğu gibi. (Lügat yönünden) ma’nâsı: Onu hayırdan, yani yiyecek olarak sahibi hazırladı, demektir. (İştikaak yönünden de) “Madenî yemîdunî” denilir ki: “Benim için yiyecek kazandı, hazırladı” demektir.

Ve İbn Abbâs: “Seni vefat ettireceğim”, “Seni öldüreceğim” ma’nâsınadır, demiştir ‘”

4666 Saîd ibnu’l-Müseyyeb şöyle demiştir: “el-Bahîra”, sütü tâğûtlara âid olmak üzere, sütünden insanların faydalanması men’ olunan devedir ki, artık onun sütünü hiçbir insan sağmaz. es-Sâibe” ise Câhiliyet Arabları’nın taptıkları putlara adamakta olup serbest salıverdikleri, üzerine hiçbir yük yükletilmeyen devedir.

Yine Saîd ibnu’l-Müseyyeb şöyle demiştir: Ebû Hureyre (radıyallahü anh) de dedi ki: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:

— “Ben (kusûf namazı kılarken) cehennemde Amr ibnu Âmir el-Huzâî’yi kendi bağırsaklarını ateş içinde sürükler hâlde gördüm. Çünkü o, develeri salma adak yapanların ilki (yani önderi) idi.”

Yine Saîd ibnu’l-Müseyyeb şöyle dedi: “el-Vasîle” o genç devedir ki, deve yavrularının ilkinde dişi doğurmakla başlar. Sonra bunun ardından ikinci dişiyi doğurur. İşte Arablar, iki dişiden birini aralarında hiç erkek olmadan diğer dişiye ulayıp eklediğinden dolayı, böyle deveyi tâğûtları için adayıp serbest kılarak salı verirlerdi, “el-Hâm” ise, dişi deveyi birçok sayıda aşıp dölleyen, develerin puhûru, yani döl hayvanıdır ki, bu döllemelerini bitirdiği zaman Arablar, bunu tâğûtları için terkederler ve onu yük taşımaktan affedip, artık üzerine hiçbir yük yüklenmez olur. İşte böyle salıverilmiş yaşlı puhûr deveye “el-Hâmî (= Sırtını yükten koruyan)” diye isim verirler.