“İmân edip de güzel güzel amellerde bulunanlar, (bundan sonra haramlardan) sakındıkları, îmânlarında sebat ile iyi iyi işlere devam ettikleri, sonra dâima sakınıp iyice inandıkları ve yine sakınmakta devam ve ısrar ile güzel işlerle uğraştıkları takdirde (Haram kılınmazdan önce) tattıklarında üzerlerine hiçbir suç yoktur. Allah, iyi ve güzel hareket eden muhsinleri sever” (Âyet: 93).
4663 Bize Sabit el-Bunânî, Enes (radıyallahü anh)’ten tahdîs etti (ki şöyle demiştir): “Fadîh” denilen şu hurma şarâbının döküldüğü gün; – (Buhârî dedi ki:) Ve bana Muhammed (ibn Selâm el-Beykendî), Ebu’n-Nu’mân’dan rivayetinde şunu ziyâde etti:- Enes dedi ki: Ben o gün Ebû Talha’nın evinde içki içmekte olan bir topluluğa sâkîlik ediyordum. Hamrın haram kılındığı hakkındaki kelâm indi. Rasûlüllah bir nidâcıya emredip i’lân ettirdi. Bu sesi işitince Ebû Talha bana:
— Çık bak, bu ses nedir? Dedi.
Enes dedi ki: Ben de çıktım, sonra dönüp:
— O nidâcı: Ey mü’minler! Biliniz ki, şarâb haram kılınmıştır! diye nida edip i’lân ediyor, dedim.
Bunun üzerine Ebû Talha bana:
— Haydi, git, o şarâbı dök! Dedi.
Enes dedi ki: (Döktüm, herkes de evindeki şarâbını döktü.) Medîne sokaklarında su gibi şarâb aktı.
Enes dedi ki: O zaman Medîneliler’in hamrı “Fadîh” idi. Bu sırada halktan bâzı kimseler:
— (Uhud günü mücâhidlerden) bir topluluk, karınlarında şarâb olduğu hâlde öldürüldüler (bunlar ne olacak)? Dediler.
Enes dedi ki: Bunun üzerine Allah: “îmân edip de iyi işler yaparak ölenlerin üzerine, daha evvel tattıkları şeyler hususunda günâh yoktur… ” âyetini indirdi.