Yüce Allah’ın Şu Kavli:
“Ey îmân edenler, içki, kumar, dikili taşlar, fal okları ancak şeytânın amelinden birer murdardır. Onun için ı bunlardan kaçının ki, muradınıza eresiniz” (Âyet: 90)
Ve İbn Abbâs: “el-Ezlâm”, (Câhiliye Arabları’nın) ; mühim işlerde kendisiyle fal açıp kısmet istemekte oldukları yelesiz oklardır. “en-Nusub” ise müşriklerin ihtiram için diktikleri birtakım dikili taşlardır ki, yanlarında kurban keserler (kanları bu taşlara sürerlerdi), demiştir.
İbn Abbâs’tan başkası da:
“ez-Zelem”, henüz yele geçirilmemiş oktur, bu “el-Ezlâm”ın tekilidir. (Yele geçirilirse ona “Sehm” denir.) “el-İstiksâm”, fal oklarını falcının torba içinde döndürmesidir. Eğer ok (çekildiğinde, “Rabb’im beni nehyetti” çıkmak suretiyle) o işi nehyederse, kişi o işi terkeder; (“Rabb’im bana emretti” çıkmak suretiyle) o işi emrederse, okun emrettiği işi yapar. “Yucîlu”, “Döndürür” demektir. O fâl oklarına, kısmetini istemekte oldukları çeşitli işlerin adlarını üzerlerine yazıp, birçok alâmetlerle alâmet ve nişan yaparlardı. (Kısmet isteme falı çektiğini haber vermek isteyen kişi) “Faaltu minhu ( = Ben bundan yaptım)” yerine “Kasemtu” der. “Kusûm” da (üç harfli ve “Kendisinden haber vermek” demek olan) masdardır.
4659 İbn Omer (radıyallahü anh): Şarâbın haram kılınması indi. O gün (yani haram kılınmasından önce) Medine’de beş çeşit içki vardı, bunlar arasında üzüm şarâbı yoktu, demiştir.