4610 İbn Cureyc, Abdullah ibn Ebî Muleyke’den haber verdi ki, ona da Alkame ibn Vakkaas haber vermiştir: (Medîne vâlîsi) Mervân ibnu’l-Hakem kendi kapıcısı Râfi’e:
— Yâ Râfi’! İbn Abbâs’a git de şöyle sor: (Kur’ân’da bildirildiği üzere) kendisine verilen dünyalıkla ferahlanan ve yapmadığı bir işle medh olunmaya sevinen her kişi azâb olunacaksa, bütün müslümânlar herhalde azâb olunacaklardır (demektir)?
İbn Abbâs bu soruya şöyle cevâb vermiştir:
— Bu âyetle sizin aranızda ne münâsebet var? (Bu âyet YahûdîIer hakkında inmiştir.) Bir kerre Rasûlüllah, Yahûdîler’i çağırıp onlara (Tevrat’taki vasıflarına dâir) bir suâl sordu. Onlar da suâlin hakîkî cevâbını sakladılar da ondan başkasını haber verdiler. Bununla beraber verdikleri bu cevâb ile Rasûlüllah yanında takdîr olunduklarını sandılar ve hakîkati gizleyerek verdikleri cevâb ile de sevindiler.
Bundan sonra İbn Abbâs:
— “Allah bir zaman kendilerine kitâb verilenlerden onu muhakkak insanlara açıklayıp anlatacaksınız, onu gizlemeyeceksiniz diye teymînât almıştı. Onlar ise o sözü sırtlarının arkasına attılar. Onun mukaabilinde az bir menfâati satın aldılar. Müşteri oldukları o şey ne kötüdür. Getirdikleriyle sevinen, yapmadıklarıyle de övülmelerini arzu eden o kimseler; işte onların azâbdan kurtulacak bir yerde bulunacaklarını asla sanma. Onlara pek acıtıcı bir azâb vardır” (Âyet: 187-188).
Bu hadîsin râvîsi olan Hişâm ibn Yûsuf’a İbn Cureyc’den rivayet etmesinde Abdurrazzâk mutâbaat etmiştir.