4444 İbn Omer (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Mekke’nin fethi yılında Kasvâ (adlı devesi) üzerinde ve terkisinde Usâme olduğu hâlde Beyt’e doğru geldi. Beraberinde Bilâl ile Usmân ibnu Talha da vardı. Nihayet Beyt’in yanında devesini çöktürdü. Sonra Usmân ibnu Talha’ya:
— “Ka’be’nin anahtarım bize getir” diye emretti.
O da (anasından alıp) anahtar ile Peygamber’e geldi ve Peygamber için kapıyı açtı. Akabinde Peygamber içeriye girdi. O’nun beraberinde Usâme, Bilâl ve Usmân da içeriye girdiler. Sonra kapıyı kapattılar ve Ka’be’nin içinde uzun zaman kaldılar. Sonra Peygamber çıktı. İnsanlar Ka’be’ye girmeye davrandılar. Fakat ben onların önüne geçtim. Ve Bilâl’i Ka’be kapısının arkasında dikiliyor buldum. Hemen ona:
— Rasûlüllah nerede namaz kıldı? diye sordum. O:
— Şu öndeki iki direğin arasında kıldı, diye gösterdi.
Ka’be (o zaman) iki sıra altı direk üzerinde kurulmuştu. (Bilâl devamla dedi ki:)
— Rasûlüllah namaz kılarken Ka’be kapısını arkasına aldı. Yüzü ile de (sen Ka’be’ye girdiğinde karşına gelen) duvara doğru durdu. Rasûlüllah ile karşısındaki duvar arasında üç zira’ mikdârına yakın bir fasıla vardı.
İbn Omer dedi ki: Bilâl’e: Rasûlüllah kaç rek’at kıldı diye sormayı unuttum. Rasûlüllah’ın namaz kıldığı yerde kırmızı bir mermer vardı.