4381 Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Huneyn günü olunca Hevâzin, Gatafân ve diğer birçok kabileler develeri, çocuk ve kadınlarıyle beraber harb sahasına yönelip geldiler. Peygamber’in beraberinde ise onbin mücâhid ve bir de Mekke’den yeni müslümân olup katılanlar vardı. Harb başlayınca bunlar Peygamber’in yanından geri dönüp kaçtılar, hattâ Peygamber (az bir topluluk içinde) yapayalnız kaldı. Bu durum üzerine Peygamber o gün aralarına başka bir söz karıştırmaksızın arka arkaya iki defa nida etti: Evvelâ sağ tarafına döndü ve:
— “Ey Ensâr topluluğu!” diye bağırdı. Ensâr:
— Lebbeyke yâ Rasûlallah! Müjdelenip sevin! Biz Senin maiyyetinde bulunuyoruz! dediler.
Bundan sonra Peygamber sol tarafına döndü ve yine:
— “Ey Ensâr topluluğu.'” diye ünledi.
Ensâr yine:
— Lebbeyke yâ Rasûlallah! Müjdelenip sevin! Bizler Senin berâberindeyiz! dediler.
Peygamber bu sırada beyaz bir katır üzerinde idi. Hemen katırdan indi ve:
— “Ben Allah’ın kulu ve Rasûlü’yüm” buyurdu.
Akabinde müşrikler bozuldular. Peygamber o gün pek çok ganimetler elde etti. Sonra bu ganimetleri Muhacirler ve Mekke’den katılan öncüler arasında taksim etti. Bu ganimetlerden Ensâr’a birşey vermedi. Bunun üzerine Ensâr (dan bâzı kimseler):
— Harb gibi çetin bir iş olduğu zaman bizler çağrılıyoruz, fakat ganimet bizden başkalarına veriliyor, diye söylendiler.
Bu sözler Peygamber’e ulaştı. Akabinde Peygamber, Ensâr’ı bir çadır içinde topladı da:
— “Ey Ensâr topluluğu! Sizlerden bana ulaşan o söz nedir?” buyurdu.
Ensâr sustular. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):
— “Ey Ensâr topluluğu! İnsanlar aldıkları dünyâ maliyle giderlerken sizler kendisine sâhib olarak Allah’ın Rasûlü ile evlerinize dönüp gitmenizden hoşnûd olmaz mısınız?” buyurdu.
Ensâr bu sefer topluca:
— Evet, bundan hoşnûd oluruz (yâ Rasûlallah)! dediler. Bunun üzerine Peygamber:
— “Şayet insanlar bir vâdîye girip gitseler, Ensâr da bir dağ yoluna girip gitmiş olsa, ben elbette Ensâr’ın dağ yolunu tutar giderdim” buyurdu.
Geçen senedle Hişâm, Enes’e (künyesi ile hitâb ederek):
— Yâ Ebâ Hamza! Sen bu olaya şâhid oldun mu? diye sordu. Enes ibn Mâlik de:
— Ben bu olaydan nereye gâib olabilirim? Dedi.