4363 Muhammed ibn Şihâb şöyle demiştir: Urve ibnu’z-Zubeyr, kendisine Mervân ibnu’l-Hakem el-Emevî ile el-Mısver ibn Mahrame’nin şöyle haber verdiklerini söyledi: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Hevâzin kabilesi hey’eti müslümân olarak geldikleri ve Rasûlüllah’tan mallarını ve esirlerini geri vermesini istedikleri zaman, Rasûlüllah ayağa kalktı da onlara:
— “Berâberimdeki sahâbilerimi görüyorsunuz. Bana sözün en sevimlisi en doğrusudur. Şimdi siz iki taifenin birini seçiniz: Yâ esirleri, ya da malları. Ben sizin gelmenizi beklemiş idim (zamanında gelmediniz)” buyurdu.
Ve hakîkaten Rasûlüllah, Tâif’ten (Cı’râne’ye) döndüğünde on küsur gece onları beklemiş idi. Hevâzin hey’etine Rasûlüllah’ın kendilerine ancak iki taifeden birisini geri vereceği apaçık belli olunca:
— Biz esîrlerimizin geri verilmesini tercih ediyoruz, dediler. Bunun üzerine Rasûlüllah müslümânlar arasında ayağa kalktı,
Allah’ı lâyık olduğu kemâl sıfatlarıyle sena etti. Sonra “Amma ba’du” deyip hutbesine şöyle devam etti:
— “Bu Hevâzin hey’eti kardeşleriniz kusurlarından tevbe ediciler olarak bize geldiler. Ben de esirlerini kendilerine geri vermenin doğru olacağını düşündüm. Sizden her kim esirlerini bu suretle (karşılıksız olarak) vererek kardeşlerinizin gönlünü hoş etmeyi severse bunu yapsın. Sizden her kim kendi hissesi üzerine bağlı kalmak (karşılıksız vermemek) arzu ederse, biz ona (bu bedeli), Allah’ın bize ihsan edeceği ilk ganimet malından veririz, o da bu şartla esirlerini onlara versin” buyurdu.
Bu konuşma üzerine oradaki insanlar:
— Rasûlüllah’ın hatırı için Hevâzin başkanlarına esîrlerini vermekle gönüllerimizi hoş etmişizdir, dediler.
Rasûlüllah da:
— “Şimdi biz sizden esirini vermeye razı olan kimseleri, rızâsı olmayanlardan ayırıp bilemiyoruz. Haydi, siz gidiniz de bize muvafakat işinizi, iş bilir nakibleriniz arzetsin” buyurdu.
İnsanlar yerlerine döndüler. Kabîlelerin nakîbleri kabile halklarıyle konuştular. Sonra Rasûlüllah’a gelip herbiri kavminin esîrleri geri vermekten hoşnûd olduklarını ve Rasûlüllah’a esîrleri geri vermesi hususunda izin verdiklerini haber verdiler.
İbn Şihâb: İşte bana Hevâzin esirlerinden ulaşan budur, demiştir.