"Enter"a basıp içeriğe geçin

Buhari 4347

4347 Bize Hammâd ibnu Zeyd, Eyyûb’dan; o da Ebû Kılâbe’den; o da Amr ibnu Seleme’den tahdîs etti.

Eyyûb şöyle dedi: Ebû Kılâbe bana;

— Amr ibn Seleme’ye kavuşur da ona sorar mısın? dedi.

Ebû Kılâbe dedi ki: Akabinde ben Amr ibn Seleme’ye kavuştum ve kendisine sordum. Amr ibn Seleme şöyle anlattı: Biz aile ve kabîlece insanların yol uğrağı bir yerde otururduk. Bize kervanlar uğrardı. Biz de o yolculara:

— Bu insanlara ne oluyor, bu insanlara ne oluyor? Ve şu adam nedir? diye sorardık.

Onlar da bize:

— O adam, Allah’ın kendisini peygamber gönderdiğini, O’na vahy verdiğini yahut Allah’ın O’na şu sözleri vahyettiğini söylüyor, derlerdi (yani Peygamber’den öğrendikleri bâzı âyetleri bize haber verirlerdi).

Ben de o sözleri ezber ederdim. Sanki o âyetler gönlüme yapıştırılır gibi nakş olunuyordu. Esasen (Kureyş’ten başka) Arab kabileleri de İslâm’a girmek için Mekke fethini gözlüyorlardı. Ve:

— Peygamberlik iddia eden şu adamı kendi kavmi olan Kureyş’le başbaşa kendi hâllerine bırakınız. Eğer O, Kureyş’e gâlib gelirse, hiç şübhesiz O sözünde doğru hakk bir peygamberdir, derlerdi.

Nihayet fetih ehlinin zaferi vak’ası olunca her kavim İslâm’a girmeye koştular. Babam Seleme de kavmimle beraber İslâm’a girmeye koştu. Mekke’den dönüp gelince, bize:

— Vallahi ben size bir hakk peygamberin yanından geliyorum. O bize: “Şu namazı şu vakitte kılınız, şu namazı da şu vakitte kılınız” dedi (ve bütün namaz vakitlerini bildirdi). Namaz vakti gelince de “Biriniz ezan okusun ve Kur’ân ‘ı en çok bileniniz size imamlık etsin” buyurdu, dedi.

Bunun üzerine kabîle halkı baktılar. İçlerinde benden çok Kur’ân bilen hiçbir kimse bulunmadı. Çünkü ben obamıza uğrayan kervanlardan Kur’ân alıp öğreniyordum. Kur’ân’ı çok bildiğim için kabîle halkı beni önlerine geçirip imâm yaptılar. Halbuki ben o sırada altı yahut yedi yaşında çocuktum. Üzerimde de elbise olarak yalnız bir bürde vardı. Secde ettiğim zaman o bürde avret yerinden yukarı toplanıp aşağısı açılırdı. Benim secdede bu açık hâlimi gören kabilemizden bir kadın, cemâate:

— Okuyucunuzun kıçını (yani açık yerini)” bizden örtseniz, dedi.

Bunun üzerine cemâat (Umman kumaşı) satın aldılar ve bana bir gömlek biçtiler. Artık ben bu gömlekle sevindiğim kadar hiçbir şeyle ferahlanmadım.