"Enter"a basıp içeriğe geçin

Buhari 4325

4325 Urve şöyle demiştir: Mekke’nin fethi yılında Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Medine’den hareket edince, bu haber Mekke’de Kureyş’e ulaştı. (Kureyş ileri gelenlerinden) Ebû Sufyân, Hakîm ibn Hızâm, Budeyl ibn Verkaa, Rasûlüllah’ın hareketinin mâhiyetinden haber aramak üzere Mekke dışına çıktılar. Medine’ye doğru yönetip, tâ Merru’z-Zahrân’a kadar yürüdüler. Ve orada (gece vakti) birçok ateşler yakıldığını gördüler. Bu ateşler hacıların Arafat’ta, arefe gecesi yaktıkları ateşlere benziyordu.

Ebû Sufyân:

— Bu ne ateştir! Vallahi hakîkaten arefe gecesi ateşlerine benziyor! dedi.

Budeyl ibn Verkaa da:

— Bunlar Huzâalı Amr oğulları’nın ateşleri, dedi. Ebû Sufyân:

— Hayır, Huzâalı Amr oğulları’nın ateşi bundan daha azdır, dedi. Bu sırada Rasûlüllah’ın muhafızlarından bir kısım insanlar Ebû Sufyân ile arkadaşlarını gördüler, onlara yetişip yakaladılar. Ve akabinde onları Rasûlüllah’a getirdiler. Ebû Sufyân hemen müslümân oldu. Rasûlüllah Merru’z-Zahrân’dan hareket ederken Abbâs’a:

— “Sen Ebû Sufyân’ı al, ordunun geçeceği yolun dar bir yerine götür de süvarilerin kalabalıklığını, İslâm ordusunun durumunu görsün” buyurdu.

Abbâs da onu öyle dar bir geçit yerine oturttu. (Ordu harekete başlayınca) Arab kabileleri, Peygamber’in maiyyetinde geçmeye başladılar. Bunlar alay alay Ebû Sufyân’ın önünden geçiyorlardı: Önce bir alay (kendi sancağıyle) geçti. Ebû Sufyân, Abbâs’a:

— Yâ Abbâs! Bunlar kimlerdir? diye sordu. Abbâs:

— Gıfâr kabîlesidir, dedi. Ebû Sufyân:

— Benimle Gıfâr arasında ne münâsebet ve düşmanlık var ki buraya kadar geliyorlar? diye hayretini bildirdi.

Sonra Cuheyne kabilesi (kendi sancağı ile) geçti. Ebû Sufyân evvelki suâli sordu. Sonra Sa’d ibni Huzeym geçti. Ebû Sufyân bunu da öyle sordu. Sonra Suleym kabilesi kendi sancağı ile geçti. Ebû Sufyân yine o suretle sordu. Nihayet Ebû Sufyân’ın ömründe benzerini görmediği yiğitlik örneği bir ketîbe yönelip geldi. Abbâs’a:

— Bu alay kimlerdir? diye sordu. Abbâs:

— Bunlar Ensâr’dır, dedi.

Ensâr’ın başında Sa’d ibnu Ubâde bulunuyordu. Ensâr’ın bayrağı da onun beraberinde idi. Sa’d ibn Ubâde, Ebû Sufyân’ın önünden geçerken:

— Yâ Ebâ Sufyân! Bu gün mehame (yani en büyük harb) günüdür. Bu günde Ka’be’de kan dökmek halâl kılınır! dedi.

Ebû Sufyân bu sözden sarsılarak, Abbâs’a:

— Yâ Abbâs! Bu gün Sen’in Ka’be’yi, Mekke halkını ve beni koruyacağın güzel bir gündür! dedi.

Sonra bir alay daha geldi. Bu alay sayıca alayların en azı idi. Bunların içinde Rasûlüllah ile (Muhacir ve Ensâr’dan bir kısım) sahâbîleri bulunuyordu. Peygamber’in sancağı da Zubeyr ibnu’l-Avvâm’ın beraberinde bulunuyordu. Rasûlüllah, Ebû Sufyân’ın yanından geçerken, Ebû Sufyân:

— Sa’d ibn Ubâde’nin ne dediğini duyup bilmedin mi? dedi. Rasûlüllah:

— “Sa’d ne söyledi?” diye sordu. Ebû Sufyân:

— Şunu şunu söyledi, diye Sa’d ibn Ubâde’nin sözlerini haber verdi.

Rasûlüllah:

— “Sa’d yanlış söylemiştir. Bu gün Allah’ın Ka’be’yi (İslâm’ı izhâr, üstünde Bilâl’in ezanı ve onda bulunan putları ve suretleri gidermek suretiyle) büyülteceği bir gündür. Ve bu gün Ka’be (Tevhîd libâsı ile) kisvelenecektir” buyurdu.

Râvî Urve devamla: Rasûlüllah bayrağının el-Hacûn mevkiinde dikilmesini emretti, dedi. Yine Urve bir rivayetinde şöyle demiştir: Bana Cubeyr ibn Mut’-ım’ın oğlu Nâfi’ haber verip şöyle dedi: Ben (Mekke’nin fethinden bir haylî zaman sonra) Abbâs’tan işittim, Zubeyr ibnu’l-Avvâm’a hitaben:

— Yâ Ebâ Abdillah! (Mekke’nin fethi günü) Rasûlüllah sana bayrağı işte şuraya dikmeni emretmişti! dedi.

Yine Urve dedi ki: Rasûlüllah o gün Hâlid ibnu’l-Velîd’e Mekke’nin üst tarafındaki Kedâ mevkiinden girmesini emretti. Peygamber ise (Mekke’nin alt tarafındaki) Kudâ mevkiinden girmişti. Mekke’ye girerken, Hâlid ibnu’l-Velîd’in süvârî fırkasından iki mücâhid kişi şehîd oldu. Bunlar Hubeyş ibnu’l-Eş’ar ile Kurz ibnu Câbir el-Fıhrî’ dir.