4203 el-Berâ ibn Âzib (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Siz, büyük fethi Mekke’nin fethi sayarsınız -Vakıa Mekke’nin fethi (Kur’ân’ın şehâdet ettiği) parlak bir fetih ve zafer idi-. Halbuki biz büyük fethi, Hudeybiye günündeki Rıdvan Bey’ati sayarız (ki o gün cihâd için Rasûlüllah’a verdiğimiz sözden Allah râzı olmuştur). Biz o gün Peygamber’in maiyyetinde yüzer mevcûdlu ondört bölük (bindörtyüz) er idik. Hudeybiye bir kuyudur, Biz oraya varınca kuyunun suyunu tamamen çekmiştik de içinde bir damla su bırakmamıştık. Bu hâl Peygamber’e ulaştı. Peygamber kuyunun yanına geldi, kenarına oturdu. Sonra içinde biraz su bulunan bir kap istedi. Getirilen su ile abdest aldı, sonra ağzını çalkaladı ve dua etti. Sonra bu abdest ve çalkantı suyunu kuyuya döktü. Bunun üzerine biz az bir zaman kuyuyu bu hâlde bıraktık. Sonra kuyu bize istediğimiz kadar su verdi. Hem biz, hem de bütün hayvanlarımız suya kandık.