ez-Zuhrî, Urve ibnu’z-Zubeyr’den olmak üzere: Nadîr oğulları gazvesi, Bedir vak’asından sonra, altıncı ayın başında ve Uhud harbinden önce oldu, demiştir.
Ve Yüce Allah’ın şu kavli: “O, ehli kitâbdan küfredenleri ilk sürgünde yurdlarından çıkarandır. Siz çıkacaklarını sanmamıştınız. Onlar da kalelerinin (Allah’ın azabına) hakîkaten mâni olacağını zannetmişlerdi. İşte onlara hesaba katmadıkları cihetten Allah’ (ın azâbı) geliverdi.
O, bunların yüreklerine korku düşürdü. Öyle ki, evlerini hem kendi elleriyle, hem mü’minlerin elleriyle harâb ediyorlardı. İşte ey akıl ve basiret sahihleri, siz (bundan) İbret alın” (el-Haşr: 2).
Ve İbnu İshâk, bu Nadîr oğulları işini Maûne Kuyusu vak’asıyle Uhud harbinden sonraya koymuştur.
4078 Bize İbn Cureyc, Mûsâ ibn Ukbe’den; o da Nâfi’den haber verdi ki, İbn Omer (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah’a karşı (önce) Nadîr oğulları, (sonra) Kurayza oğulları harb açtılar. Bunun üzerine Rasûlüllah Nadîr oğulları’nı yerlerinden sürüp çıkardı. Kurayza oğulları’nı ise yerlerinde bıraktı. Ve onlara (birşey almamak suretiyle) lütfetti. Nihayet Kurayza da (ahdini bozarak) harb etti. Rasûlüllah da onların erkeklerini öldürdü; kadınlarım, çocuklarını, mallarını da müslümânlar arasında bölüştürdü. Ancak onlardan bâzıları Peygamber’e katıldılar, Peygamber de bu katılanlara emân verdi. Onlar da müslümân oldular. Bu suretle Rasûlüllah, Medîne Yahûdîleri’nin hepsini -ki bunlar Abdullah ibn Selâm’ın kabilesi olan Kaynukaa oğullarındır- ve Benû Harise Yahûdîleri’ni; (hulâsa) Medîne Yahûdîleri’nin hepsini Medine’den sürgün etti.