"Enter"a basıp içeriğe geçin

Buhari 3984

3984 – Bize Yahya ibn Kazaa tahdîs etti. Bize İbrâhîm ibn Sa’d, ez-Zuhrî’den; o da Âmir ibn Sa’d ibn Mâlik’ten tahdîs etti ki, babası Sa’d ibn Ebî Vakkaas (radıyallahü anh) şöyle demiştir; Veda Haccı yılı Mekke’de tutulduğum ve ölüme yaklaştığım şiddetli bir hastalığımda Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) beni ziyaret etti. Ben:

— Yâ Rasûlallah! Bendeki bu hastalık, görmekte olduğun şu dereceye ulaştı. Ben mal sahibiyim. Bana bir tek kızımdan başka vâris olacak kimse yoktur. Buna göre ben malımın üçte ikisini sadaka yapayım mı? diye sordum.

Rasûlüllah:

— “Hayır (sadaka etme)” buyurdu. Râvî dedi ki: Ben:

— Yarısını sadaka yapayım mı? Dedim. Rasûlüllah:

— “Hayır” buyurdu da şöyle devam etti: “Üçte bir (sana sadaka yapman için yeter) yâ Sa’d! Üçte bir de çoktur. Çünkü senin kendi zürriyetini zengin bırakman, onları muhtaç ve insanlara el açar bir vaziyette bırakmandan hayırlıdır” buyurdu.

(el-Buhârî’nin şeyhi olan) Ahmed ibn Yûnus, İbrâhîm ibn Sa’ddan: “Senin kendi zürriyetini…” (diğer tarîkte de “Kendi vârislerini…”) şeklinde söylemiştir.

— “Sen Allah cihetini, yânı rızâsını aramak için yapacağın her bir sadakaya mukaabil, Allah muhakkak senin ücretini verecektir. Hattâ (yemek yerken) eşin olan kadının ağzı içine koyacağın lokmadan da sevâb alacaksın” buyurdu.

Yine ben:

— Yâ Rasûlallah! (Siz Medîne’ye döneceksiniz de) ben arkadaşlarımdan geriye mi bırakılacağım? diye sordum.

O:

— “Sen bizden asla geride bırakılmayacaksın. Şayet sen Mekke ‘de kalır da Allah cihetini isteyerek iyi amel yaparsan, elbette o amelin sebebiyle bir derece ve yükseklik artırması yapmış olursun. Ve ben öyle ümîd ediyorum ki, sen (ömrün uzatılmak suretiyle) hayâtta sona bırakılacaksın. Hattâ seninle birtakım kavimler yararlanacak, diğer birtakımları da senden zarar göreceklerdir. Yâ Allah! Sahâbîlerimin (Mekke’den Medîne’ye) hicretlerini tamamla! Onları topukları üzerinde geriye döndürme!” buyurdu.

(Bunun üzerine Sa’d ibn Ebî Vakkaas şöyle demiştir:)

— Lâkin hâli kötü olan, Sa’d ibn Havle’dir. (Kendisinden hicret etmiş olduğu) Mekke’de ölmüş olmasından dolayı, Rasûlüllah ona çok acır, kederlenirdi.

Ahmed ibn Yûnus ile Mûsâ ibn İsmâîl, İbrâhîm ibn Sa’d’dan “Kendi vârislerini… bırakman” diye söylemişlerdir.