3858 Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Uhud günü askerler bozulup insanlar Peygamberin yanından dağıldığı sırada Ebû Talha, Peygamber’in önünde deriden kalkanını O’na siper yaparak sebat etmiş bulunuyordu. Ebû Talha usta bir atıcı idi, yayının kirişi sertti (oku hızlı giderdi). Uhud günü Ebû Talha (çok ok attığından) iki yahut üç yay kırıyordu. O gün Ebû Talha’nın yanından terkisi okla dolu olarak geçen her mücâhide Peygamber:
— “Terkindeki okları Ebû Talha’nın önüne boşalt” derdi. Peygamber düşman okçularına bakmak için ayağa kalktığında hemen Ebû Talha:
— Yâ Nebiyyallah! Babam, anam sana feda olsun, sakın yükselme! Düşman oklarından biri sana isabet etmesin! Benim göğsüm senin göğsünün önündedir (yani ona siperdir)! derdi.
Yemîn olsun ben Uhud günü Ebû Bekr’in kızı Âişe ile annem Ümmü Suleym’i (mücâhidler arasında) görmüşümdür: Bu iki kadın, elbiselerini çemremişlerdi. Ben onların bacaklarının halhallarını görüyordum. Bunlar arkalarında kırbalar naklediyorlar, çeviklikle su taşıyorlar, yaralıların ağızlarına döküyorlardı. Kırbalar boşalınca sür’atle geri dönüp gelerek kırbaları dolduruyorlar, sonra gelip yaralı mücâhidlerin ağızlarına boşaltıyorlardı. Yemîn olsun yine Uhud günü Ebû Talha’nın elinden (düşmanın vurmalanyle) iki yahut üç kerre kılıç düşmüştü