3807 Alkame’den (o şöyle demiştir): Ben Şam’a girdim ve mescidde iki rek’at namaz kıldım. Akabinde:
— Yâ Allah, bana bir meclis arkadaşı ihsan eyle! dedim. Bu sırada gelmekte olan bir şeyh gördüm. Bana yaklaşınca:
— Allah’ın benim duamı kabul etmiş olmasını umarım, dedim. O bana:
— Sen nerelisin? dedi. Ben:
— Küfe ahâlîsindenim, dedim. O zât:
— Peygamber’in giydiği ayakkabıların, dayanacağı kısa bastonunun, su kabının sahibi olan kimse (yani ibn Mes’ûd) sizin içinizde değil mi? Şeytânın şerrinden kurtarılmış olan kimse (yani Ammâr) sizin içinizde değil mi? Kendisinden başkasının bilmediği Peygamber’in sırrının (gizli haberlerinin) sahibi olan kimse (yani Huzeyfe) sizin içinizde değil mi?
— İbnu Ümmü Abd ” Ve’l-leyli…” sûresinin üçüncü âyetini nasıl okudu? dedi.
Ben derhâl:
— “Ve’l-teyli ilâ yağşâ ve’n-nehâri izâ tecellâ ve’z-zekeri ve’l-ünsâ” şeklinde okudum.
O zât, yani Ebu’d-Derdâ:
— Bu âyeti bana Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) okuttu. Ben bunu Peygamber’in ağzından kendi ağzıma böylece aldım. Fakat şu Şamlılar bana karşı ısrara devam ediyorlar da nihayet beni ” Ve ‘z-zekeri ve’l-ünsâ” kıraatinden “Vemâ halaka’z-zekerâ ve’l-ünsâ” kıraatine döndürecekler, dedi.