"Enter"a basıp içeriğe geçin

Buhari 3678

‘Kendilerine kitâb verdiklerimiz O’nu (Peygamber’i) öz oğulları gibi tanırlar. Öyle iken içlerinden bir güruh, kendileri bilip durdukları hâlde, yine mutlakaa hakkı gizlerler” (el-Bakara: 146)

3678 Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh) ‘den (şöyle demiştir): Birtakım Yahûdîler (Medine’de) Rasûlüllah’a geldiler de O’na içlerinden bir erkekle bir kadının zina ettiğini söylediler (ve ne hükmedersin? dediler).

Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara:

— “Sizler recm hükmü hakkında Tevrat’ta ne buluyorsunuz?” diye sordu.

Onlar:

— Biz zina edenleri teşhir ederiz, bunlar deynekle de döğülürler, dediler.

Abdullah ibn Selâm bunlara:

— Yalan söylediniz! Tevrat’la, recm (âyeti) vardır, dedi. Bunun üzerine Tevrat’ı getirdiler ve kitabı açtılar. Yahûdîler’ den birisi (Abdullah ibn Surya) elini recm âyeti üzerine koydu da ondan önceki ve sonraki âyetleri okumağa başladı. Abdullah ibn Selâm, ona:

— Elini kaldır! dedi.

O da elini kaldırınca recm âyeti görülüverdi.

Yahûdîler:

— Yâ Muhammed! Abdullah ibn Selâm doğru söylemiştir: Tevrat’ta. recm âyeti vardır, dediler. Akabinde subût üzerine Rasûlüllah bunların recm olunmalarına hüküm ve emretti.

Abdullah ibn Unıer: Ben o Yahûdî erkeğini, taşlardan kadını korumak için kadının üzerine kapanıyor hâlde gördüm, demiştir .