3612 Ben Ebû Recâ’dan işittim, şöyle dedi: Bize İmrân ibn Husayn (radıyallahü anh) tahdîs etti ki, kendileri Peygamber’in beraberinde bir yolculukta bulunmuşlar. Bütün gece yürümüşler. Nihayet sabahın yüzü yakın olduğu zaman gecenin sonunda konaklamışlar. Akabinde gözleri kendilerine gâlib olup ‘tâ güneş yükselinceye kadar uyuyakalmışlar. Ebû Bekr uykusundan ilk uyanan kimse olmuş. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kendiliğinden uyanıncaya kadar uykusundan uyandırılmazdı. Derken Omer uyandı. Ebû Bekr, Rasûlüllah’ın başının yanında oturup tekbîr getirmeye ve sesini yükseltmeye başladı. Nihayet Peygamber uyandı. (Biraz yürüdükten sonra) konakladı ve bizlere sabah namazını kıldırdı.
Bir adam topluluktan ayrılmış, bizimle namaz kılmamıştı. Peygamber namazdan ayrılınca:
— “Yâ Fulân! Bizimle beraber namaz kılmana mâni’ olan nedir?” diye sordu.
O da:
— Bana cünüblük arız oldu, dedi.
Bunun üzerine Peygamber ona (temiz) toprakla teyemmüm etmesini emretti. Sonra o şahıs teyemmüm edip namaz kıldı.
(Imrân şöyle devam etti:) Rasûlüllah beni önündeki binek hayvanına tahsis etti. Biz çok şiddetli bir susuzluğa uğradık. Biz su aramak üzere önden yürüdüğümüz sırada devesi üstünde iki büyük su kırbası ortasına oturup ayaklarını sarkıtmış bir kadınla karşılaştık. Kadına:
— Su nerede? diye sorduk. Kadın:
— Burada su yoktur, dedi. Biz kadına:
— Senin ehlinle su arasında ne kadar mesafe var? dedik. Kadın:
— Bir gündüz ve bir gece, dedi. Biz:
— Öyle ise Rasûlüllah’ın yanına yürü! dedik. Kadın:
— Rasûlüllah nedir? dedi.
İmrân dedi ki: Biz o kadının işinden hiçbirşeye mâlik olmaksızın nihayet onu Peygamber’in karşısına getirdik.
Kadın, Peygamber’e de bize söylediği şeylerin benzerini söyledi, şu kadar var ki, o, Peygamber’e yetîm çocukların sahibesi olduğunu da söyledi. Akabinde Peygamber, kadının su tulumlarının indirilmesini emretti. Kırbaların aşağı taraflarındaki iki ağzını eliyle meshetti. Biz çok susamış kırk kişi doyuncaya kadar su içtik ve beraberimizde bulunan her su kırbasını ve su kabını da doldurduk. Şu kadar ki, hiçbir deveye su içirmedik. Su tulumu ise, doluluktan hâlâ su sızdırır vaziyette idi. Sonra Peygamber, yanında bulunanlara:
— “Yanınızdaki yiyecekleri getirin!” buyurdu.
Kadın için yiyecek parçaları ve hurmadan bir mikdâr toplandı (Bunlar bir bez içine konup kucağına verildi). Kadın gecikmiş olarak kabîlesi halkına vardı ve:
— Ben insanların en sihirbazına kavuştum; yahut da O, dedikleri gibi bir peygamberdir, dedi.
Sonra Allah o kadın yüzünden o kabileye hidâyet verdi de, kadın İslâm’a girdi; o evler topluluğu oba halkı da İslâm’a girdiler .