3436 Ubeydullah ibn Abdillah, İbn Abbâs’tan haber vermiştir: İbn Abbâs ile el-Hurr ibn Kays el-Fezârî, Mûsâ Peygamberin kendisini bulmak için gitmiş olduğu sahibi hakkında münâkaşa etmişlerdir. İbn Abbâs:
— O zât Hızır’dır, demiştir.
Akabinde bu münâkaşa edenlerin yanından Ubeyy ibn Ka’b geçmiş. İbn Abbâs, hemen onu çağırmış ve:
— Ben, şu meclis arkadaşım el-Hurr’le, Musa’nın kendisiyle buluşmak için yol bulmak istediği sahibi hakkında mücâdele ettim. Sen Rasûlüllah’tan onun hâlini zikrederken bir hadîs işittin mi? diye sormuş.
Ubeyy de şöyle demiştir:
— Evet, ben Rasûlüllah’tan işittim, şöyle buyuruyordu: “Mûsâ, İsrâîl oğulları ‘ndan bir topluluk içinde bulunduğu sırada bir kimse geldi ve Musa’ya: ‘Senden daha bilgili bir kimse biliyor musun?’ diye sordu. Mûsâ: Hayır bilmiyorum’ dedi. Bunun üzerine Allah, Musa’ya: ‘Evet senden daha âlim, kulumuz Hızır vardır’ diye vahyetti. Mûsâ hemen Rabb’inden ona kavuşmanın yolunu istedi. Ve o kula ulaşmak için balık bir alâmet yapıldı ve kendisine: ‘Sen balığı kaybettiğin zaman hemen dön, çünkü sen ona kavuşacaksın’ denildi. Artık Mûsâ balığın denizdeki izini takîb ediyordu. Nihayet hizmet eden genç, Musa’ya: ‘Gördün mü, kayaya sığındığımız vakit ben balığın gittiğini haber vermeyi unutmuşum. Onu söylemeyi bana unutturan da şeytândan başkası değil’ dedi. Mûsâ: ‘İşte bizim arayacağımız bu idi’ dedi ve hemen izlerinin üzerinde gerisin geri döndüler. Derken Hızır’ı buldular. Bundan sonra Mûsâ ile Hızır’ın şânlarından olan şeyi Allah kendi Kitâb’ında kıssa edip anlatmıştır”.