3201- Ve İbrahîm ibnu Tahmân, Abdulazîz ibn Suheyb’den söyledi ki, Enes (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e Bahreyn’den (cizye ve harâc) malı getirildi. Peygamber:
— “Malı mescide dökün!” buyurdu.
Bu, Rasûlüllah’a gönderilen en kesretli mal olmuştu. Rasûlüllah o malı dağıtırken Abbâs (radıyallahü anh) huzuruna geldi ve:
— Yâ Rasûlallah! Bana da ver! Çünkü ben kendim için de, Akîl için de fidye vermiştim, dedi. Rasûlüllah ona:
— “Al” buyurdu.
Abbâs da avuç avuç elbisesinin içine boşalttı. Sonra onu kaldırmaya davrandı, fakat kaldıramadı.
— Yâ Rasûlallah, birine emret de onu bana kaldırsın, dedi. Rasûlüllah:
— “Hayır olmaz” buyurdu. Bu sefer Abbâs:
— “Öyleyse onu sen kaldır, üstüme at!” dedi. Rasûlüllah yine:
— “Olmaz!” buyurdu.
Bunun üzerine Abbâs aldığı malın birazını döktükten sonra, yine kaldırmaya davrandı. Fakat yine kaldıramayınca:
— Yâ Rasûlallah, birine emret de üzerime kaldırsın! Dedi. Rasûlüllah yine:
— “Olmaz” buyurdu. Abbâs yine:
— Bari onu sen üzerime kaldırıver, dedi. Rasûlüllah yine:
— “Olmaz” buyurdu.
Bunun üzerine Abbâs birazını daha döktü. Sonra onu sırtına yüklenip gitti. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onun hırsına olan hayretinden dolayı bize görünmez oluncaya kadar Abbâs’ın arkasından gözünü ayırmadan bakıp durdu. Rasûlüllah o maldan orada bir dirhem bakî oldukça, oradan ayrılmadı.