3128 ez-Zuhrî şöyle demiştir: Bana Alî ibnu’l-Hüseyin haber verdi ki, babası Hüseyin ibn Alî aleyhime’s-selâm ona şöyle haber vermiştir: Alî (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Benim Bedir günündeki ganîmet payımdan yaşlı bir devem vardı. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bana (Bedir’den evvel) beşte birden başka bir yaşlı deve daha vermişti. Rasûlüllah’ın kızı Fâtıma ile evlenmek istediğim zaman Kaynukaa oğullarından kuyumcu bir adamla benimle beraber gelmesi ve beraber ızhır otu getirmemiz hususunda va’dleştim. Bu otu kuyumculara satmak ve parasıyle düğün yemeğim hususunda yardım sağlamak istedim. Ben yaşlı develerim için semerler, çuvallar ve ipler toplarken, iki devem de Ensâr’dan bir adamın hücresi yanında çöktürülmüş hâldeydiler. Topladığım şeyleri toplayıp döndüğüm zaman develerimi gördüm ki hörgüçleri kesilmiş, böğürleri yarılıp ciğerleri alınmış. Develerimin bu manzarasını gördüğüm zaman gözlerime mâlik olamayıp ağladım. Ve:
— Bu işi kim yaptı? Dedim.
Orada bulunanlar:
— Bu develeri kesme işini Hamza ibn Abdilmuttalib yaptı, kendişi şu evin içinde Ensâr’dan içki içenler topluluğu arasındadır, dediler. Hemen gidip Peygamber’in yanına girdim. Yanında Zeyd ibn Harise vardı. Peygamber yüzümden, karşılaştığım kötü durumu anladı:
— “Neyin var?” diye sordu.
— Yâ Rasûlallah, ben bugünkü kadar korkunç manzara görmedim: Hamza benim yaşlı iki dişi deveme saldırıp onların hörgüçlerini kesti, böğürlerini yardı, işte o, şu evde içki içenlerin berâberindedir, dedim.
Peygamber ridâsını istedi ve ona büründü. Sonra yürüyerek gitti. Zeyd ibn Harise ile ben kendisini ta’kîb ettik. Nihayet içinde Hamza’nın bulunduğu o eve geldi, içeri girme izni istedi. İçeridekiler gelenlere girme izni verdiler. İçerde içki içmekte olan bir toplulukla karşılaştık. Rasûlüllah, yaptığı iş hakkında Hamza’yı kınamaya başladı. Hamza da sarhoş olmuş, gözleri kıpkırmızı idi. Hamza, Rasûlüllah’a doğru baktı, sonra bakışı yükseltti, akabinde dizlerine baktı. Sonra bakışı yükseltip göbeğine baktı. Sonra bakışı yükseltip yüzüne baktı. Sonra Hamza:
— Siz, babam Abdulmuttalib’in köleleri değil misiniz? Dedi.
Rasûlüllah, amcası Hamza’nın sarhoş olduğunu anladı da (şuursuzca bir fiile kalkışmasından sakınarak) topukları üzerinde arka arkaya çekildi. Biz de O’nunla beraber odadan dışarı çıktık.