3118 Bize Husayn ibn Abdirrahmân es-Sulemî, Saîd ibn Ubeyde’den; o da Ebû Abdirrahmân Abdullah es-Sulemî’den haber verdi. Bu Ebû Abdirrahmân, Usmânî idi (yânı Usmân ibn Affân’ı fazilette ekseriyetin mezhebi gibi Alî ibn Ebî Tâlib’in önüne geçirirdi). İbn Atıyye’ye -ki bu İbnu Atıyye Alevî idi (yani Alî’yi, Kûfe’deki sünnet ehlinden bir kavmin mezhebi gibi fazilette Usmân’ın önüne geçirirdi)-: Ben senin sahibin Alî’yi kanlar dökmeye cesaretlendiren şeyi iyice bilmekteyim: Ben kendisinden işittim, şöyle diyordu: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) beni ve ez-Zubeyr’i gönderdi de:
— “Fulân bahçeye kadar gidin, orada bir kadın bulacaksınız. O kadına Hâtıb bir mektûb vermiştir” buyurdu.
Biz o bahçeye vardık ve kadına:
— Mektubu bize ver! dedik. Kadın:
— Hâtıb bana mektûb vermedi, dedi. Biz de ona:
— Çaresiz ya sen mektubu çıkaracaksın yahut biz elbiseni muhakkak çıkarıp seni soyacağız, dedik.
Bunun üzerine kadın izârının uçkurundan mektubu çıkardı. Peygamber’e geldiğimiz zaman Hâtıb’e çağırıcı yolladı. Hâtıb gelince:
— (Yâ Rasûlallah) acele etme. Allah’a yemîn ederim ki, ben İslâm’dan sonra kâfir olmadım ve İslâm için yalnız sevgim artmıştır.
Sahâbîlerinden herbir kişinin muhakkak Mekke’de ailesini, malını koruyacak akrabası vardır. Benim ise himaye edecek kimsem yoktur. Bu sebeble Mekkeliler yanında tutunabileceğim bir minnetdârlık eli edinmek istedim, dedi.
Peygamber, Hâtıb’in savunmasını tasdik edip doğruladı. Öfkesi geçmeyen Omer:
— Beni bırak da şunun boynunu vurayım, çünkü o münafık olmuştur, dedi.
Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):
— “Yâ Omer, Hâtıb Bedir’de hazır bulundu. Sana ne bildirir ki, belki Allah Bedir ehlinin yüksek mücâhedelerine muttali’ olmuştu da: ‘Ey Bedir gazileri! Bundan böyle ne dilerseniz işleyiniz (Ben sizin günâhlarınızı mağfiret ederim)!’ buyurmuştur” dedi.
İşte bu “İstediğinizi işleyin” sözü, Alî’yi kan dökmeye cesaretlendiren sözdür.