"Enter"a basıp içeriğe geçin

Buhari 2880

2880 Bize Hilâl, Atâ ibn Yesâr’dan; o da Ebû Saîd el- Hudrî (radıyallahü anh)’den şöyle tahdîs etti: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) minber üzerinde ayağa kalktı da:

— “Ben ancak benden sonra sizin üzerinize açılacak olan dünyâ bereketlerinden dolayı sizin için korku duyuyorum” buyurdu.

Sonra dünyâ çiçeğini zikretti, akabinde bu bereketlerin biriyle söze başladı ve diğerini (yani dünyâ çiçeğini) ikinci yaptı. Bunun üzerine sahâbîlerden bir zât ayağa kalktı ve:

— Yâ Rasûlallah! Hiç hayır, şerr getirir mi? diye sordu. Peygamber bu soruya cevâb vermekten (bir müddet) sükût etti.

Biz, Rasûlüllah’a vahiy indiriliyor dedik. İnsanlar sanki başları üzerinde kuşlar varmışçasına sükût ettiler. Sonra Rasûlüllah dökmekte olduğu bol teri yüzünden sildi ve:

— “Biraz önce suâl soran nerede? Mal (hakîkaten) hayır mıdır?” (deyip, bunu üç defa tekrarladı ve devamla) “Hakîkî hayır ve ni’met, hayırdan başka birşey getirmez (fakat dünyâ malı hakîkî hayır değildir; şöyle ki): Muhakkak bahar, her bitirdikçe yiyeni öldürücü yahut ölüme yaklaştırıcı şeyler de bitirir. Lâkin yeşil ot yiyen hayvan böyle değildir. O ölüm tehlikesinden korunmuştur. Bu hayvan o yeşil otu yedikçe nihayet iki böğrünü doldurunca bahar güneşini karşılar, kolayca tersler ve bevleder. Sonra yine bol bol yer. İşte bu dünyâ malı da yeşil ot gibi çekicidir, tatlıdır. Bu dünyâ malını hakkıyle alan ve onu Allah yoluna, yetimlere, fakirlere tahsis eden zengin müslümân ne hayırlı kişidir! Dünyâ malını haklılıkla almayan (haram mal toplayan hırslı) kişi de dâima yiyen, bir türlü doymayan obur gibidir. Kıyâmet gününde bu mal kendi sahibinin cimriliğine bir şâhid olacaktır”.