Ve Allah’ın şu kavilleri : ” (Ey mü’minler) sizler gerek hafif, gerek ağırlıklı olarak elbirliğiyle savaşa çıkın. Allah yolunda mallarınızla, canlarınızla muharebe edin. Eğer bilirseniz bu sizin için çok hayırlıdır. Eğer yakın bir menfaat, orta bir sefer olsaydı elbette senin arkana düşerlerdi. Fakat meşakkat onlara uzak geldi. Onlar: Eğer gücümüz yetseydi herhalde biz de sizinle beraber çıkardık, diye Allah ‘a yemîn edeceklerdir. Bunlar (bu suretle) kendilerini helake sürüklerler. Allah biliyor ki, onlar hiç şübhesiz ve muhakkak yalancıdırlar” (et-Tevbe: 41- 42);
ve Allah’ın şu kavli:
“Ey îmân edenler, ne oldunuz ki size ‘Allah yolunda elbirlik gazaya çıkın’ denildiği zaman yere (mıhlanıp) ağırlaştınız? Âhiretten vazgeçip, yalnız dünyâ hayâtına mı razı oldunuz? Fakat bu dünyâ hayâtının fâidesi âhiretin yanında pek azdır. Eğer (emrolunduğunuz bu cihâda) elbirliğiyle çıkmazsanız, Allah sizi pek acıklı bir azaba uğratır ve yerinize sizden başka (itaatli) bir kavim getirir. Siz ona hiçbir şeyle zarar yapamazsınız. Allah herşeye hakkıyle kaadirdir” (et-Tevbe: 38-39).
İbn Abbâs’tan:”İnfirû subâtin” (Seriyyeler ve ayrı ayrı asker birlikleri hâlinde elbirliğiyle cihâda çıkın) demek olduğu zikrolunur. “Ehadü’s Subâti” (Subetun)dur denilir.
2862 Bize Sufyân (es-Sevrî) tahdîs edip şöyle dedi: Bana Mansûr, Mücâhid ibn Cebr’den; o da Tâvûs’tan; o da İbn Abbâs radıyallahü anhüma’tan tahdîs etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Mekke fethi günü: “Fetihten sonra (artık Mekke’den Medîne’ye) hicret yoktur, lâkin cihâd ve niyet vardır (Mekke’den yalnız cihâd kasdıyle ve faziletler tahsili niyetiyle çıkılabilir). Binâenaleyh cihâda da’vet olunduğunuzda hemen icabet ve hareket ediniz” buyurmuştur.