“Bir de sana yetimleri sorarlar. De ki: Onları yararlı ve iyi hâle getirmek hayırlıdır. Şayet kendileriyle bir arada yaşarsanız, onlar sizin kardeşlerinizdir. Allah salâha çalışanlarla fesâd yapanları bilir. Eğer Allah dileseydi, sizi muhakkak zahmete sokardı. Şübhesiz Allah mutlak gâlibdir. Tam hüküm ve hikmet sahibidir” (el-Bakara: 220). (Buhârî şöyle dedi:)
“Le-a’netekum”, “Sizi muhakkak zahmete sokar ve sizin üzerinize darlık yapardı” demektir. “Anet ” ise “Unuvv” ve “Anâ” masdarından olup dördüncü bâbdan “Esîr olmak, alçalmak, itaat etmek” ma’nâsınadır.
2806- (Buhârî dedi ki:) Ve bize Süleyman ibn Harb söyledi: Bize Hammâd Eyyûb’dan; o da Nâfi’den tahdîs etti. O: İbn Omer, hiçbir kimseye karşı vasiyyeti geri çevirmedi, demiştir. İbn Sîrîn’e yetîm malı hususunda işlerin en sevimli olanı, yetimin nasîhatçıları ve velîlerinin onun yanına toplanmaları ve yetime hayırlı olan şeye bakıp düşünmeleri idi.
Tâvûs ise, kendisine yetimlerin işinden herhangi bir şey sorulduğu zaman “Allah salâha çalışanla fesâd yapanı bilir” (el-Bakara: 220) âyetini okurdu.
Atâ ibn Ebî Rebâh da yetîmler hakkında: Küçük büyük her velî (bir zabtta: her vâlî) onlara harcama yapar. Her insan üzerine kendi hâline yakışan mikdârla, kendi hissesinden harcama yapmak vazîfedir, demiştir.