2775 Bize İbnu Avn Abdullah el-Basrî tahdîs edip şöyle dedi: Bana Nâfi’, İbn Omer’den haber verdi ki, Omer ibnu’l-Hattâb (radıyallahü anh) Hayber’de Semg denilen kıymetli bir arazîye sâhib olmuş. Sonra Peygamber’e gelip o arazîyi nasıl kullanacağı hususunda istişare ederek:
— Yâ Rasûlallah! Ben Hayber’de öyle bir arazîye sâhib oldum ki, benim yanımda asla ondan daha güzel hiçbir mala sâhib olmamışımdır. Şimdi bana bu mal hakkında ne emredersin? Dedi. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):
— “İstersen onun kökünü, aslını habsedersin ve oradan gelecek mahsûlü de sadaka yaparsın!” buyurdu,
Râvî dedi ki: Omer de bu arazîyi o suretle vakfetti. Omer:
— Artık o satılmaz, hibe edilmez, mîrâs yapılmaz, dedi. Omer bu malın gelirini de fakîrlere, yakınlara, köle ve esirleri hürriyete kavuşturma yolunda ve Allah yolunda mücâhede edenlere, yolculara ve zayıflara sadaka yaptı. Bununla beraber vakfa mütevelli ta’yîn edilen kimsenin, vakfın köküne tecâvüz etmeyerek, yalnız gelirinden örfe göre yemesinde ve dostuna yedirmesinde üzerine günâh yoktur.
İbn Avn dedi ki: Ben bu hadîsi İbn Sîrin’e tahdîs ettim. İbn Sîrîn: “Gayre müteessilin mâlen”, yânı ”mal toplayıcı olmayarak” diye söyledi.