"Enter"a basıp içeriğe geçin

Buhari 2749

İbn Abbâs şöyle demiştir: İki ortağın bir insan üzerinde alacakları olup da onun iflâsı yâhut ölmesi… hâlinde, ortaklardan her biri diğerinin payına düşenden çıkmasında ve şunun borcu ve şunun da bulunan malı almasında be’s yoktur. Eğer ikisinden birinin aldığı şey helak olursa, arkadaşına dönmez.

2749 Câbir ibn Abdillah (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Bâbam Abdullah, Uhud günü şehîden vefat etmişti. Halbuki üzerinde borç vardı. Üzerindeki borca mukaabil o yılın hurma mahsûlünü almalarını (ve babamı borçtan temize çıkarmalarını) alacaklılarına arz ve teklif ettim. Alacaklılar o mahsûlde borca vefa edecek mikdâr görmediler de, bu teklifimi kabul etmediler. Bunun üzerine ben Peygamber’e geldim ve bu durumu kendisine zikrettim. Peygamber:

— “Hurma mahsûlünü kestiğin ve onu harmana koyduğun zaman (bana bildir)” buyurdu.

Ben Rasûlüllah’a bildirdim. Rasûlüllah beraberinde Ebû Bekr ve Omer olarak geldi ve hurma mahsûlünün yanına oturdu, bereketle duâ etti. Sonra:

— “Alacaklılarını çağır ve onlara haklarını tastamam ver!” buyurdu.

Artık ben, Bâbam üzerinde hakkı olan hiçbir alacaklı bırakmadım, muhakkak herbirine borcunu ödedim. Ve on üç vesk mikdârı da arttı. Yedi vesk acve nev’inden, altı vesk levn nev’inden yâhut altı vesk acve nev’inden, yedi vesk levn nev’inden olmak üzere fazla geldi. Akabinde ben Rasûlüllah’a akşam namazı kılarken tesadüf ettim. Kendisine bu ödemeyi ve fazlayı zikrettim. Rasûlüllah güldü ve:

— “Sen Ebû Bekr ile Omer’e git de bunu onlara haber ver!” buyurdu.

Ben onlara haber verdim. Onlar:

— Yemîn olsun, biz, Rasûlüllah’ın hurmalıkta yaptığı şeyleri yaptığı zaman, hurmanın böyle çoğalacağını kesin olarak bilmişizdir, dediler.

Hişâm ibn Urve, Vehb ibn Keysân’dan; o da Câbir’den senediyle yaptığı rivayetinde (akşam namazı yerine) ikindi namazı diye söyledi. Ebû Bekr’i de zikretmedi. Peygamber güldü sözünü de söylemedi. Ve Câbir: Babam üzerinde otuz vesk ölçeği hurma borcu bırakmıştı, dedi.

Muhammed ibn İshâk ise Vehb ibn Keysân’dan; o da Câbir’den senediyle yaptığı kendi rivayetinde, öğle namazında bulduğunu söylemiştir.