Abîde ibn Amr: “Eğer hediye eden kimse ölür ve hediye edilen şey, hediye eden kimseden ayrılarak hediye edilen kimseye ulaşıp teslîm alındıktan sonra o da ölürse, o hediye, hediye edilen kişinin mirasçılarına âittir. Eğer hediye, hediye eden kimseden ayrılmamış olursa, hediye eden kimsenin mirasçılarına âiddir” demiştir. el-Hasen el-Basrî de: “Bir şey hediye edilip de bir elçi vasıtasıyla gönderilirken elçi onu teslîm aldığı zaman, taraflardan herhangisi hediye yerine ulaşmadan vefat ederse etsin, o hediye, hediye edilen kişinin mirasçılarına âiddir” demiştir .
2637 Bize Muhammed ibnu’l-Munkedir tahdîs edip: Ben Câbir (radıyallahü anh)’den, onun şöyle dediğini işittim, dedi: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) hayâtta iken bana:
— “Câbir! Bahreyn’in sadaka malı gelmiş olsaydı -eliyle işaret ederek- sana şöyle şöyle üç avuç verirdim” dedi.
Fakat Peygamber ölünceye kadar Bahreyn’den mal gelmedi. Peygamber’in ölümü üzerine (O’nun yerine getirilen) Ebû Bekr, bir nidâcıya emretti de:
— Her kim ki Peygamber’in kendisine bir va’di veyahut bir borcu varsa bize gelsin! diye ilân ettirdi. Bunun üzerine ben Ebû Bekr’e gittim ve:
— Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bana bu suretle va’d etmişti, dedim, Ebû Bekr bana üç avuç dolusu nakit verdi.