2609 Ebû Katâde şöyle demiştir: Ben bir gün Peygamber’in sahâbîlerinden bir takım adamlarla beraber Mekke yolundaki bir konakta oturuyordum. Rasûlüllah önümüzde konaklamıştı. Sahâbîler ihrama girmişlerdi. Ben (keşif vazifesinde olduğum için) ihrama girmemiştim. Arkadaşlar bir yaban eşeği gördüler. Ben meşgul idim; ayakkabımı dikiyordum. Onlar yaban eşeğini bana bildirmediler; (kendileri ihrâmlı olduklarından) onu ben kendim göreyim istediler. Döndüm ve hayvanı gördüm. Hemen ata doğru kalktım ve onu eyerledim. Sonra bindim. Fakat kamçıyı ve mızrağı unuttum. Hemen arkadaşlara: Kamçı ile mızrağı bana uzatıverin, dedim. Onlar: Hayır, vallahi biz sana bu hayvan aleyhine hiçbir surette yardım etmeyiz, dediler. Ben öfkelendim ve attan aşağı inip, onları kendim aldım. Sonra ata bindim ve onu yaban eşeğinin üzerine koşturdum. Akabinde yaban eşeğini yaraladım. Sonra ölü olarak onu getirdim. Arkadaşlar onun üzerine üşüşüp etini yemeğe giriştiler. Sonra kendileri ihrâmlı iken bu av etinden yemeleri hususunda şübhe ettiler. Akabinde biz yürüdük. Ben beraberimde ön budunu sakladım. Rasülullah’a yetiştik ve kendisine bu mes’eleyi sorduk. Rasûlüllah: “Beraberinizde ondan bir şey var mı?” diye sordu. Ben: Evet var, dedim ve kendisine o budu uzatıp verdim. Rasûlüllah ihrâmlı olduğu hâlde onu yedi ve tamâmiyle bitirdi.
Râvî Muhammed ibn Ca’fer dedi ki: Bu hadîsi bana Zeyd ibn Eşlem, Atâ ibn Yesâr’dan; o da Ebû Katâde’den; o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den olmak üzere tahdîs etti.