Ebû Hureyre (radıyallahü anh) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den olmak üzere şunu söyledi: “Köle kadının kendi efendisini doğurması kıyâmet alâmetlerindendir”.
2574 Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Utbe ibn Ebî Vakkaas, kardeşi Sa’d ibn Ebî Vakkaas’a, Zem’a’nın cariyesinin oğlu Abdurrahmân’ı kendisine almasını vasıyyet etmiş ve Utbe: O çocuk benim oğlumdur, demiş. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) fetih zamânı Mekke’ye gelince Sa’d (ibn Ebî Vakkaas), Zem’a’nın cariyesinin oğlunu yakaladı ve onu Rasûlüllah’a getirdi. Beraberinde (Sevde’nin erkek kardeşi) Abd ibn Zem’a’yı da getirdi. Sa’d:
— Yâ Rasûlallah! Bu kardeşim Utbe’nin oğludur. O bana bu çocuğun kendi oğlu olduğuna ahid vermiştir, dedi.
Bunun üzerine Abd ibn Zem’a da:
— Yâ Rasûlallah! Bu çocuk benim kardeşimdir. (Bâbam) Zem’a’nın cariyesinin oğludur. Onun döşeği üzerinde kendi cariyesinden doğmuştur, dedi.
Rasûlüllah, Zem’a’nın cariyesinin oğluna baktı. Gördü ki o çocuk, Utbe’ye insanların en çok benzeyenidir. Akabinde Rasûlüllah, o çocuk kendi Bâbasının döşeği üzerinde doğduğu için:
—”Yâ Abdu’bne Zem’a! Bu (Abdurrâhmân) senin (kardeşin)dir” buyurdu.
Sonra Rasûlüllah, nesebi da’vâ konusu olan bu çocuğun yüzce Utbe’ye benzediğini gördüğünden:
— “Yâ Sevdetu binte Zem’ate! Sen (bundan sonra) bu Abdurrahmân’dan perdelen!” buyurdu. Sevde o zaman Peygamber’in zevcesi idi.