2451-……Ebû Saîd el-Hudrî (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) oturmuş olduğu sırada bir Yahûdî geldi ve:
— Yâ Eba’l-Kaasım! Sahâbîlerinden bir adam yüzüme vurdu, diye şikâyet etti.
Rasûlüllah:
— “Kim vurdu?” diye sordu.
Yahûdî, Ensâr’dan bir adam olduğunu söyledi. Rasûlüllah:
— “Onu çağırınız!” diye emretti. (O adam huzura getirilince:)
— “Sen bu Yahudi’yi dövdün mü?” diye sordu. O zât da:
— (Evet.) Bunun çarşıda “Musa’yı bütün beşeriyet üzerine süzüp seçen Allah’a yemin ederim ki” diye yemîn ettiğini işittim. Ben de: Ey habîs! Muhammed üzerine de mi (tercih etti), dedim. O sırada beni ânî bir öfke tuttu da yüzüne vurdum, dedi.
Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):
— “Peygamberler arasında (birini öbüründen) eksiltme hayırlılığı nisbet etmeyiniz. Çünkü kıyâmet gününde insanlar (o günün şiddetinden) bayılacaklar. (Onların beraberinde ben de bayılacağım.) Fakat yerin kendisinden ilk yarılacağı (yani kabri ilk açılan) kimse ben olacağım. O anda ben Mûsâ ile karşılaşacağım, Mûsâ Arş’ın direklerinden bir direğe tutunmuş bulunacak. Bilmiyorum; Mûsâ da bayılanlar içinde bulundu (da benden evvel) mi (ayıldı) yoksa (Sînâ Dağı’ndaki) ilk bayılma ile mi hesâb olundu?”.