"Enter"a basıp içeriğe geçin

Buhari 2353

Eğer vekîl, vekîl edildiği maldan bir şeyi tayîn edilmiş bir müddete kadar ödünç verse, bu da (müvekkil icazet verdiği takdirde) caiz olur.

2353 Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle dedi: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) beni ramazân zekâtını korumaya vekîl ta’yîn etti. (Bir gece) bana bir kimse geldi ve zekât hurmasından avuçlamaya başladı. Ben onu yakaladım ve: Allah’a yemîn ederim ki, seni muhakkak Rasûlüllah’a götüreceğim, dedim. O da: Ben muhtacım, üzerimde de bana muhtâc bir aile (nafakası) vardır; benim bu aldığım şeye şiddetli bir ihtiyâcım vardır, dedi. Ebû Hureyre dedi ki: Bunun üzerine ben de onun yolunu boşalttım (yani onu salıverdim). Sabaha girdiğimde Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

— “Yâ Ebâ Hureyre, dün gece esirin ne yaptı?’ dedi. Ben de:

— Yâ Rasûlallah, şiddetli ihtiyâcdan ve ailesinin çokluğundan şikâyet etti. Ben de ona acıdım ve yolunu boşalttım (yani salıverdim), dedim.

Rasûlüllah:

— “Fakat o muhakkak sana yalan söylemiştir ve yakında yine gelecektir” buyurdu.

Rasûlüllah “Yakında yine gelecek” buyurduğu için, onun geleceğini bildim de, onu gözetledim. Geldi ve hurmadan avuçlamağa başladı. Onu yakaladım ve: Seni elbette Rasûlüllah’a götürürüm, dedim. O: Beni bırak, çünkü ben muhtacım ve üzerimde büyük bir aile (yükü) vardır. Bir daha dönmem, dedi. Ben de ona acıdım ve yolunu açtım. Sabaha eriştiğimde Rasûlüllah bana:

— “Yâ Ebâ Hureyre, esirin ne yaptı?” buyurdu. Ben de:

— Yâ Rasûlallah, şiddetli bir ihtiyâcdan, ailesinin çokluğundan şikâyet etti de ona acıdım ve yolunu açtım (yani salıverdim), dedim.

Rasûlüllah:

— “Fakat o muhakkak sana yalan söylemiştir; yakında gelecektir” buyurdu.

Onu üçüncü defa gözetledim. Geldi ve hurmadan avuçlamaya başladı. Onu yine yakaladım ve: Bu defa seni muhakkak Rasûlüllah’a götürürüm. Artık bu üç defanın sonudur. Sen bir daha dönmem dersin, sonra yine dönersin, dedim. O: Beni bırak da sana bir takım kelimeler öğreteyim ki, Allah sana bu kelimelerle fayda ihsan eder, dedi. Ben: Bu kelimeler nedir? Dedim. O da: Yatağına girdiğinde Kürsî Ayeti’ni: Allâhu lâ ilahe illâ huvel-Hayyul-Kayyûm âyetini bitirinceye kadar oku. Muhakkak senin üzerinde Allah tarafından bir koruyucu bulunmakta devam eder ve sana sabaha kadar hiçbir şeytân yaklaşamaz, dedi. Ben de onun yolunu açıp salıverdim.

Sabaha girince Rasûlüllah bana:

— “Dün gece esirin ne yaptı?” dedi. Ben de:

— Yâ Rasûlallah, bu esîr bana bir takım kelimeler öğreteceğim, bunlar sebebiyle Allah’ın bana hayır ve yarar ihsan edeceğini söyledi. Ben de yolunu açıp salıverdim, dedim. Rasûlüllah:

— “Bu kelimeler nedir?” buyurdu. Ben de:

— Bana, yatağıma girdiğimde Kürsî Âyeti’ni evvelinden bitirinceye kadar Allâhu lâ ilâhe illâ huve’l-Hayyu’l-Kayyûm.. diye oku dedi. Ve yine bana o: Sabaha girinceye kadar senin üzerinde Allah’tan bir koruyucu bulunmakta devam eder; asla ayrılmaz ve sana şeytân da yaklaşamaz dedi, diye cevâb verdi.

— Sahâbîler hayır öğrenmeye pek hırslı idiler. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

— “Dikkat! Bu esîr çok yalancı olduğu hâlde sana doğru söylemiştir. Yâ Ebâ Hureyre, üç geceden beri sana hitâb edip konuşan kimdir bilir misin?” buyurdu.

Ben Ebû Hureyre de:

— Hayır, dedi (m). Rasûlüllah:

— “İşte o (insan suretinde) bir şeytândır” buyurdu.