Ve Ibn Abbâs; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) “Karşılığında ücret aldığınız işlerin en haklı olanı Allah’ın Kitabı’dır” buyurdu, dedi eş-Şa’bî de: Muallim Kur’ân öğretmek için ücret şart kılmaz. Ancak şartsız ve mukaavelesiz olarak kendisine bir şey verilirse, onu kabul eder, demiştir. Hakem ibn Uteybe: Muallim ücretini kerîh gören hiçbir kimse işitmedim, demiştir. el-Hasen de on dirhem muallim ücreti vermiştir.
Ibn Sîrîn de (şartsız olduğu zaman) mal bölücü ücretinde bir be’s görmemiştir. Yine İbn Sîrîn, es-Suht, hüküm elde etmek yolunda verilen rüşvettir? , denilirdi. Ve mal takdîr ve tahmin etmeye karşılık, kendilerine ücret verilirdi, demiştir.
2320 Ebû Saîd el-Hudrî (radıyallahü anh) şöyle dedi: Peygamber’in sahâbîlerinden bir askeri birlik, görevli oldukları bir sefere gitti. Bunlar Arab kabilelerinden bir kabîle üzerine indiler ve onlardan kendilerini konuklamalarını istediler. Fakat o kabîle bunları konuk etmekten çekindiler. Bu sırada bu kabilenin seyyidi (bir akreb tarafından) sokuldu. Bütün kabîle halkı harekete geçip onun için her çâreye koştular. Fakat ona hiçbir şey şifâ ve fayda vermedi. Kabîle halkından bâzısı:
— Yakınımıza inen şu kafile halkına gitseniz, belki bunların yanında çâre olacak bir şey bulunabilir, dedi.
Bunun üzerine kabîle halkından bir grup bunlara geldiler ve:
— Ey cemâat, seyyidimiz sokuldu. Onun için her çâreye koştuk, hiçbir şey ona fayda vermiyor. Sizden birinizin yanında herhangi bir şey (bir çâre) var mı? dediler.
Kafileden birisi:
— Evet (ben varım), Allah’a yemîn ederim ki, ben muhakkak duâ eder, sığınırdım. Fakat yine yemîn ederim ki, biz sizden konuklanmamızı istemiştik de siz bizleri konuklamadınız. Artık şimdi ben de size bizim için bir ücret ta’yîn etmedikçe, hastalıktan sığındırma duası yapıcı değilim, dedi.
O kabîle halkı sahâbîlerle bir sürü koyun üzerine sulh yaptılar. O zât sokulmuş olan seyyide gitti. Elhamdu lilîâhi Rabbil-âlemîn (Sû-resi’ni sonuna kadar) okuyor ve o sokulan kimse üzerine nefes ediyordu. Akabinde seyyid sanki bukağıdan çözülmüşçesine sür’atle yürüyerek gitti ve kendisinde hiçbir illet kalmadı. O sahabe dedi ki: Kabîle halkı üzerinde anlaştıkları ücreti ödediler. Seriyyeden bâzısı:
— Bu koyunları taksim ediniz, dediler. Fakat duâ eden sahâbî:
— Hayır, Peygamber’e gidip, bu olup biteni kendisine söylememize ve bize ne emredeceğine bakmamıza kadar bu koyunları taksim etmeyiniz, dedi.
Sonra Rasûlüllah’ın huzuruna geldiler ve kendisine bunu zikrettiler.
Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) o sahabeye hitaben:
— “Fâtiha’nın sığındırıcı te’sîrli bir duâ olduğunu sana öğreten nedir?” dedi.
Sonra o müfreze ferdlerine hitaben de:
— “Îsabet ettiniz. Şimdi taksim ediniz ve beraberinizde benim için de bir hisse ayırınız” buyurdu da Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) gülümsedi.
Ebû Abdillah el-Buhârî şöyle dedi: Şu’be dedi ki: Bize Ebû Bişr tahdîs edip şöyle dedi: Ben Ebu’l-Mütevekkil’den bu geçen hadîsi işittim