2255 Bize İbnu Cureyc haber verip şöyle dedi: Bana Mûsâ ibnu Ukbe, Nâfi’den; o da İbnOmer (radıyallahü anh) ‘den haber verdi ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Üç kişi sefere çıktılar. Yürürlerken yağmura tutuldular ve dağda bir mağaraya girdiler. Bunlar orada iken bir taş düşüp mağaranın kapısını üzerlerine kapadı. Bunlar birbirlerine:
— Hayâtınızda işlediğiniz en hayırlı işi söyleyerek Allah’a dua ediniz (belki Allah kapıyı açar), dediler.
Bunlardan birisi:
— Yâ Allah! Bilirsin ki, benim yaşlı ihtiyar annemle bâbam vardı. Ben her gün koyunlarımla mer’aya çıkar, onları otlatır, sonra gelip sağardım. Sütü evvelâ ana bâbama getirirdim de onlar içerlerdi. Sonra sırasıyle çocuklara, akrabalara ve kadınıma içirirdim. Yalnız gecelerden bir gece bir mânia sebebiyle geç kalmıştım. Geldiğimde ana Bâbamı uyumuşlar buldum. Onları uyandırmak istemedim. Ayakucumda da çocuklar mütemadiyen ağlıyorlardı (Fakat ben onlardan evvel çocuklara içirmeyi doğru bulmuyordum). İşte o gece onlar uyuyarak, ben başlarında bekleyerek sabahladık. Yâ Allah, sen pekiyi bilirsin ki ben ana Bâbam üzerinde yalnız senin rızânı kazanmak için bu işi yaptım. Bunun için şu kapıyı bize bir parça aralar da oradan gökyüzünü görelim! Diye duâ etti.
Bunun üzerine taş onlardan birazcık açıldı. Bunlardan bir diğeri şöyle dedi:
— Yâ Allah! Sen yakînen bilirsin ki, ben amucamın kızlarından birini, bir erkeğin kadınları sevmesinin en hararetlisiyle severdim. Ben ona sevgi açıkladıkça, o bana: Sen bu kıza yüz dînâr vermedikçe bu kızdan birşeye nail olamazsın, derdi. Ben bu parayı kazanmak için çalıştım, nihayet parayı biriktirip amucam kızına getirdim. Emele nail olmak için hiçbir mâni’ kalmayıp, onun iki ayağı arasına oturduğumda kız bana: Allah’tan kork! Yaratıcı kudretin koyduğu mührü bozma; o bekâret mührü yalnız hakk yoluyla nikâhla açılır, dedi. Ben bu söz akabinde kalktım ve kızı bıraktım. Ey Rabb’im, sen pekiyi bilirsin ki, ben kızdan bu çekilmemi senin rızânı kazanmak için yaptım. Binâenaleyh bizden bu kayayı aç! Dedi.
Kapı onlardan üçte iki mikdârında açıldı.
Üçüncü kişi de şöyle dedi:
— Yâ Allah! Muhakkak sen bilmektesin ki, ben bir ölçek darı ile bir işçi tutmuştum. Ben ona iş sonunda ücretini verdim, fakat o bu ücretini almaktan çekindi (bırakıp gitti). Ben mevsiminde bu darıyı ektim. Nihayet mahsûlü ile bir sığır, bir de çoban satın aldım. Bir müddet sonra bu işçi geldi ve bana: Ey Allah’ın kulu, haydi benim hakkımı bana ver, dedi. Ben de ona: Şu sığırlara ve çobanına git; çünkü onların hepsi senindir (onları al), dedim. O zât: Benimle alay mı ediyorsun! Dedi. Ben: Hayır, seninle alay etmiyorum. Bunlar hakîkaten senindir, dedim. (Gitti, bunları alıp götürdü.) Yâ Allah! Sen şübhesiz biliyorsun ki, ben bu malı o işçiye senin rızânı kazanmak için verdim. Bizden bu kayayı aç! Diye duâ etti.
Akabinde mağaranın kapısı onlara açıldı (Bu üç kişi de mağaradan çıktılar).”