2166 Atâ ibnu Yesâr şöyle dedi: Ben, Abdullah ibnu Amr ibni’l-Âs (radıyallahü anh)’a kavuştum da ona:
— Sen bana Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem.a.v.)’ın Tevrat’ta yazılı olan sıfatından haber ver, dedim.
Abdullah ibn Amr te’kîdli olarak şöyle cevâb verdi:
— Evet, vallahi Rasûlüllah Kur’ân’daki sıfatlarının bâzısıyle muhakkak Tevrat’ta vasıflandırılmıştır (ki şöyledir): “Ey Peygamber, biz seni hakîkaten bir şâhid, bir müjdeci, bir korkutucu ve ümmîlere (âcizlere) bir koruyucu olarak gönderdik. Sen elbette benim kulum ve rasûlümsün. Ben sana “Mütevvekkil” adını verdim. Bu peygamber kötü huylu, katı kalbli, çarşılarda çağırgan değildir. O kötülüğe kötülükle mukaabele etmez, fakat o kötülüğü afv ile mağfiret ile karşılar. Allah eğrilmiş, sapmış olan milleti bu peygamber ile onları tâ lailahe illellah demeleri suretiyle doğrultmadıkça, o peygamberin ruhunu asla kabzetmeyecektir. Allah birçok kör gözleri, birçok sağır kulakları, birçok kapalı kalbleri bu tevhîd kelimesiyle açacaktır”.
Ve Abdulazîz ibn Ebî Seleme, bu hadîsi seneddeki Hilâl ibn Alî’den rivayet etmekte diğer râvî Fulayh’a mutâbaat etmiştir.
Saîd ibn Ebî Hilâl, hadîsin senedindeki Hilâl’den; o da Atâ ibn Yesâr’dan; o da sahâbî olan Abdullah ibn Selâm’dan olmak üzere söyledi:
“Gulfun”, gılâf içinde olan her şeydir: Kılıç gılâf içinde olduğu zaman “Seyfun ağlefu ( = Kılıflı kılıç)”; yay gılâf içinde olduğu zaman “Kavsun ğalfau ( = Kılıflı yay)”; erkek sünnetli olmadığı zaman “Raculun ağlefu (- Kabuklu adam)” denilir. Bu tefsîri Ebû Abdillah el-Buhârî söyledi.
“Azığınızı ölçünüz ki, sizin için bereketlendirilsin!” buyurmuştur.