"Enter"a basıp içeriğe geçin

Buhari 2136

Bir kimse, sahibi üstünde binicisi olduğu hâlde herhangi bir binek hayvanı yahut deve satın aldığı zaman, bu satın alış, sahibi binekten inmezden evvel kabz olur mu?

Ve İbn Omer (radıyallahü anh) dedi ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem.A.V.) Omer’e: “Bu çetin ve sert deveyi bana sat” buyurdu.

2136 Câbir ibn Abdillah (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben bir gazada Peygamber’in beraberinde bulundum. (Dönüşte) devem beni geri bıraktı ve yürümekten âciz oldu. Bu sırada Peygamber yanıma geldi ve:

— “Yâ Câbir” diye seslendi. Ben:

— Evet benim, dedim. Rasûlüllah:

— “Zorun nedir (ki geri kaldın)?” diye sordu

Ben:

— Devem beni geri bıraktı ve yoruldu da ben arkada kaldım, dedim.

Rasûlüllah hemen (devesinden) indi ve çengelli deyneği ile devemi çekmeye koyuldu. Sonra bana:

— ‘ ‘Haydi, şimdi bin!’ dedi.

Ben de bindim. Bu defa da devemi gördüm ki, onu ben Rasûlüllah’ın devesini geçmekten men’ ediyordum. Rasûlüllah (yol konuşması olmak üzere) bana:

— “Evlendin mi?” diye sordu. Ben de:

— Evet, evlendim, dedim.

Rasûlüllah:

— “Kız mı, yoksa dul mu (aldın)?” diye sordu.

Ben de:

— Dul, diye cevâb verdim.

Rasûlüllah:

— “Senin onunla, onun da seninle oynaşacağınız bakire bir kız istemez miydin?” dedi.

Ben de:

— Bakımları bana borç olan bir takım kızkardeşlerim var. Onun için bir kadınla evlenmeyi, bunun da çocukları toplamasını ve saçlarını, başlarını taramasını ve bunlar üzerinde bir mürebbiye olmasını hayırlı buldum, dedim.

Rasûlüllah:

— “Şimdi sen (Medîne’ye) varıyorsun. Vardığında artık ailene karşı akıllı, olgun, bağlı ol. Allah’tan evlâd isteyiniz”buyurdu. Sonra: “Deveni satar mısın?” diye sordu.

Ben de:

— Evet satarım, dedim.

Rasûlüllah benden devemi bir ûkıyye (kırk dirhem)ye satın aldı. Sonra Rasûlüllah benden önce Medîne’ye gitti. Ben de kuşluk vakti vardım. Mescide geldik. Rasûlüllah’ı mescidin kapısı önünde bulduk. Rasûlüllah bana:

— “Şimdi mi geldin?” diye sordu.

Ben de:

— Evet, şimdi geldim, diye cevâb verdim.

Rasûlüllah:

— “Artık deveni bırak da (mescide) gir ve iki rek’at (geliş namazı) kıl” buyurdu.

Ben de girdim ve kıldım. Sonra Rasûlüllah, Bilâl’e bir ûkıyye (gümüş) tartıp bana vermesini emretti. Bilâl de, terâzî ağır basarak tartıp verdi. Ben arkamı çevirip eve giderken birden Rasûlüllah:

— “Câbir’i bana çağır” buyurdu.

Ben Rasûlüllah devemi beğenmedi de şimdi geri verecek sandım. Halbuki bana bu deve kadar sevimsiz birşey yoktu. Rasûlüllah:

— “Deveni al, bedeli de senin olsun” buyurdu.