Ve el-Addâ ibn Hâlid (radıyallahü anh)’den zikrolunuyor ki, o şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem.A.V.) benim için şu vesikayı yazdı: “Bu, Muhammed Rasûlüllah’ın el-Addâ’ ibn Hâlid’den müslümânın müslümâna alışverişi olarak yaptığı bir alışveriştir. Satılan şeyde hiçbir hastalık, kötülük ve gaile yoktur”. Katâde: “el-Gâile”, zina, hırsızlık ve kaçma huyu demektir, demiştir. İbrâhîm en-Nahaî’ye: Bâzı hayvan dellâlları satış sırasında “Horasan ırkı”; “Sîcistân soyu” diye isimliyor ve “Dün Horasan’dan geldi” ve “Bugün Sîcistân’dan geldi” diyorlar (da hakîkat olmayan bu övgülerle hayvan satıyorlar; ne dersin)? Denildi. İbrâhîm, bu alışverişin şiddetle kerîhliğine hükmetti. Ve Ukbe ibn Âmir (58): “Hiçbir kimseye hastalıklı veya ayıblı olduğunu bildiği bir şeyi, ayıbını haber vermeden müşteriye satması halâl olmaz” demiştir.
2118 Hakîm ibn Hızâm (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem.A.V.) şöyle buyurdu: “Alışveriş eden iki kişi (yani satıcı ile satın alıcı) birbirlerinden ayrılmadıkları müddetçe -yahut: Ayrılıncaya kadar, dedi- muhayyerliğe sâhiptirler. Bunlardan her biri dürüst ve doğru söyler ve (mala, semene âid hususları) birbirlerine beyân ederlerse, bu alışverişlerinde kendilerine bereket ihsan olunur. Eğer iki taraf (mal ve bedelin ayıbını) gizlerler ve yalan söylerlerse, bu alışverişlerinin bereketi giderilir”.